Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.
- A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
Sanayileşme çoğu kez kirlilikle birlikte gider.
- Industrialization often goes hand in hand with pollution.
Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.
- A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.
Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
- The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
John ve Mary, her zaman el ele yürürler.
- John and Mary always walk hand in hand.
The tendency to follow trends and explore one's sense of self goes hand in hand with being a teenager.
The couple strolled down the sidewalk, hand in hand.