demotic script is a simplified, cursive form of hieroglyphs used in ancient egypt.
demotic Greek.
Note the intrusion into British demotic (“me and Cheryl were having”) of the valley-girl quotative be, like.
Let's keep public places clean.
- Halka açık yerleri temiz tutalım.
The castle has been restored and is open to the public.
- Kale restore edildi ve halka açık.
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old.
- Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
- Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
He won by a small number of popular votes.
- Az sayıda halk oyu kazandı.
The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people.
- Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.
That island's population lives on fishing.
- O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.
The government of this country oppresses its people.
- Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
The people of this country are sick and tired of politics as usual.
- Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
Native Americans are the indigenous peoples of the United States.
- Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.
Where do your folks live?
- Senin ev halkı nerede yaşıyor?
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings.
- Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
In many areas, there was little food and the people were hungry.
- Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.
The new law was enforced on the people of the island.
- Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.