halkçı

listen to the pronunciation of halkçı
Türkçe - İngilizce
democrat
populist, populistic
(a) populist
halk
public

We all felt embarrassed to sing a song in public. - Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

Tom never sings in public. - Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.

halk
folk

My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old. - Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.

I used to like folk music. - Halk müziğinden hoşlanırdım.

halk
(Hukuk) people

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

The British people in general are extremely fond of their pets. - İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.

halk
community

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

Classes at the community center are free. - Halkevindeki sınıflar ücretsiz.

halk
popular

He won by a small number of popular votes. - Az sayıda halk oyu kazandı.

Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote. - Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.

halk
population

The local population helps fight forest fires. - Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur.

That island's population lives on fishing. - O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

halk
{i} commune
halk
ordinary people
halk
country

The government of this country oppresses its people. - Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.

The people of this country have become disillusioned with the political establishment. - Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.

halk
subjects

I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one. - Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.

halk
general public

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
file
halk
peoples

Many Pacific peoples immigrate to New Zealand, the home of the Polynesian Maoris. - Birçok Pasifik halkları, Polinezya Maorilerin vatanı Yeni Zelanda'ya göç ederler.

Many peoples live in Asia. - Birçok halklar Asya'da yaşar.

halk
folks

Folks are pulling together. - Halk birlik içinde çalışır.

I've already sung three folks songs tonight. - Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.

halk
plebs
halk
general

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

halk
grass roots
Avrupa Halkçı Parti grubu
(Hukuk) European People's group
halk
people, nation, public, folk; people, populace
halk
demo

The first lesson in democracy is to abide by the will of the people. - Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.

Democracy is the government of the people, by the people, for the people. - Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.

halk
the vulgar
halk
populace

The populace have never forgotten the president's generosity. - Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

halk
demos
halk
the people

The president of the republic is chosen by the people. - Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.

The people voted in November. - Halk Kasım ayında oy verdi.

halk
communal
halk
the community

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

They went to the community pool. - Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.

halk
vulgar
halk
the crowd
halk
the million
halk
million
halk
the common people
İngilizce - İngilizce

halkçı teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

halk
A nook; a corner
Türkçe - Türkçe
Halkın yararı için uğraşan (kimse)
popülist
Halk
cumhur
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir."- O. V. Kanık
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi."- Ö. Seyfettin
halk
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
halk
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü
Halk
ahali
halk
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
halk
Yaratma
halk
Aydınların dışında kalan topluluk
halk
(Osmanlı Dönemi) yarâtma, var etme
Halk
avam
HALK
(Osmanlı Dönemi) Boğaz
HALK
(Osmanlı Dönemi) Tıraş etmek
Halk
folk
Halk
(Osmanlı Dönemi) HİCCİRE
Halk
el
Halk
beraya
Halk
enam
Halk
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
halkçı