This is a terrible injustice.
- Bu korkunç bir haksızlık.
An injustice has been corrected.
- Bir haksızlık giderildi.
When have I ever wronged you?
- Ben sana ne zaman haksızlık ettim?
Was he, in fact, guilty of wrongdoing?
- Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu?
Was he, in fact, guilty of wrongdoing?
- Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu?
He accused us of wronging him.
- Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.