hakaret

listen to the pronunciation of hakaret
Türkçe - İngilizce
defamation
insult

She could not put up with the insults any more. - O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.

He insulted me without any reason. - Nedensiz olarak bana hakaret etti.

invective
outrage

Your outrage is completely justified. - Sizin hakaretiniz tamamen gerekçeli.

The word outage is an outrage. - Kesinti sözü bir hakarettir.

epithet
(Politika, Siyaset) slander

I demand that you remove your slanderous and defamatory comments at once or my lawyers will be in touch. - İftira ve hakaret içeren yorumlarını çıkarmanı istiyorum yoksa avukatım seninle temas kuracak.

Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated. - İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.

injuria
scoff
fling
offence
label
contumely
cuss word
slap
insult, affront, indignity, offence, offense
affront
opprobrium
slight
indignity
slur
revilement
snub
contempt
hotfoot
slap in the face
slam
(Politika, Siyaset) libel
insolence
insulting to
ınsult

He insulted me without any reason. - Nedensiz olarak bana hakaret etti.

I cannot bear such an insult. - Böyle bir hakarete tahammül edemem.

hakaret etmek
insult

I didn't want to insult Tom. - Tom'a hakaret etmek istemedim.

I didn't want to insult you. - Sana hakaret etmek istemedim.

hakaret etmek
affront
hakaret dolu
sardonic
hakaret etmek
outrage
hakaret etmek
slight
hakaret edici
offensive
hakaret edici
derogatory
hakaret edici bir şekilde
offensively
hakaret etmek
abuse
hakaret etmek
revile at something
hakaret etmek
revile against something
hakaret etmek herkesin içinde
affront
hakaret ve iftira
libel and slander
hakaret dolu
opprobrious
hakaret dolu
(Kanun) libellous
hakaret eden
offensive
hakaret eden
sheenie
hakaret eden
traducer
hakaret ederek
invectively
hakaret ederek
slurringly
hakaret ederek
slightingly
hakaret edilmiş
affronted
hakaret edilmiş
reviled
hakaret edilmiş bir şekilde
outragedly
hakaret etmek
give affront to
hakaret etmek
revile against smth
hakaret etmek
defame
hakaret etmek
vituperate
hakaret etmek
desecrate
hakaret etmek
revile at smth
hakaret etmek
to insult

I didn't want to insult Tom. - Tom'a hakaret etmek istemedim.

No one wanted to insult these men. - Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.

hakaret etmek
revile
hakaret etmek
(herkesin içinde) affront
hakaret etmek
to insult, to affront
hakaret görmek
to be insulted (by)
hakaret niteliğinde
(Kanun) libellous
hakaret oluşturan
(Kanun) libellous
hakaret suçu
(Kanun) offense of libel
hakaret ve sövme
(Kanun) defamation and cursing
hakaret etmek
humiliate
hakaret etmek
to affront
ağır hakaret
invective
dine hakaret suçu
(Kanun) blasphemous libel
hakaret etmek
flout
hakaret etmek
slap
herkesin içinde hakaret etmek
give affront to
iddia olunan hakaret
alleged defamation
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Küçüklük. İtibarsızlık. Hor ve hakir görmek. Küçümseme. Küçük görme. Tâzimsizlik
Onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz veya davranış
(Osmanlı Dönemi) küçüklük, horluk
taşlama
(Osmanlı Dönemi) MEHANE
kakanç
hakaret etmek
Bir şeyi veya bir kimseyi aşağılık ve değersiz gösterecek biçimde davranmak
hakaret