hafta

listen to the pronunciation of hafta
Türkçe - İngilizce
week

He never fails to write to his mother every week. - O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.

He stayed in New York for three weeks. - O, üç hafta New York'ta kaldı.

hebdomad
in week
the week
hafta sonu
weekend

Jane spent a very flat weekend. - Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.

I have to buy a car this weekend. - Bu hafta sonu bir araba almak zorundayım.

hafta içi
weekday

She's always busy on weekdays. - O, hafta içi her zaman meşguldür.

She works 9-5 every weekday. - O, sabah 9 akşam 5, hafta içi her gün çalışır.

hafta içi gün
weekday

The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday. - Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.

hafta sonu
week-end
hafta sonu yapılan
weekend
hafta sonunu geçirmek
weekend
hafta arasında
during the week
hafta başı
the first day of the week
hafta günü
workday
hafta hesabına göre
by the week
hafta içi
(Bilgisayar) weekdays

The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday. - Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.

She is always busy on weekdays. - Hafta içi her zaman meşguldür.

hafta içi
workday
hafta içi her gün
every weekday
hafta içinde
during the week
hafta içindeki gün
weekday
hafta sekiz, gün dokuz
all the time
hafta sonu
weekend day
hafta sonu okulları
(Eğitim) weekend college
hafta sonu tatili
weekend holiday
hafta tatili
week-end
hafta önce
weeks ago
hafta sonunda
weekend
hafta tatili
weekend
hafta arası
midweek
hafta arasında
(içinde) during the week
hafta arasında/içinde during
the week
hafta başı
the first day of the week (usually Monday)
hafta başı
at the beginning of the week
hafta bitişi
week ending
hafta görünümü
(Bilgisayar) week view
hafta içi akşamı
weeknight
hafta içi kaça kadar açıksınız
How late are you open on weekdays
hafta listesi
week list
hafta ortası
midweek
hafta sekiz gün dokuz
(deyim) times out of number
hafta sekiz, gün dokuz
all the time, almost every day
hafta sekiz, gün dokuz
(Konuşma Dili) too often, all the time, very frequently
hafta sonu boyunca
over the weekend
hafta sonu etkinliği
weekend activity
hafta sonu etkinliği
weekend event
hafta sonu için
per weekend
hafta sonu kaça kadar açıksınız
How late are you open on weekends
hafta sonu nevrozu
(Pisikoloji, Ruhbilim) weekend neurosis
hafta sonu sigortası
(Ticaret) weekend insurance
hafta sonu süresince
over the weekend
hafta sonu tatile giden kimse
weekender
hafta sonunu tatilcisi
weekender
iki hafta
fortnight

We stayed in London for a fortnight. - Londra'da iki hafta kaldık.

I was on holiday for a fortnight. - İki haftadır tatildeydim.

bir hafta önce
one week ago
bir hafta önce
a week ago
bu hafta içinde
later this week
gelecek hafta
nextweek
gelecek hafta bugün
this day week
her hafta
every weekday
her hafta
per week
her hafta
each week
iki hafta önce
two weeks ago
10. hafta
week 10
10. hafta
10th week
10. hafta
tenth week
bir hafta
a week
hafta sonu
at the weekend
hafta sonu
at weekend
haftalar
weeks

The killer remained at large for weeks. - Katil haftalarca kaçak kaldı.

Cold weather lasted there for weeks longer. - Soğuk hava orada haftalarca daha devam etti.

2 hafta kalmayı planlıyorum
I plan to stay 2 weeks
Noel öncesi dört hafta
Advent
burada bir hafta kalacağım
I'll stay here for a week
burada birkaç hafta kalacağım
I'll stay here for a couple of weeks
daha geçen hafta
as recently as last week
gelecek hafta
next week

He is going to New York next week. - Gelecek hafta New York'a gidiyor.

I have to take a make up test in English next week. - Gelecek hafta İngilizcede bütünleme sınavına girmek zorundayım.

gelecek iki hafta içinde
for two weeks to come
geçen hafta
last week

My brother sent me a letter last week. - Erkek kardeşim geçen hafta bana bir mektup gönderdi.

She has been busy since last week. - O, geçen haftadan beri meşgul.

geçen hafta bugün
this day last week
geçen hafta dün
yesterday week
geçen hafta sonu
last weekend
gün/hafta/ay
(Bilgisayar) day/week/month
her hafta
weekly
iki hafta
fortnight, two weeks
iki hafta
two weeks

She will be in New York for two weeks. - O iki hafta New York'ta olacak.

We stayed an extra two weeks in Paris; and we spent it seeing the sights. - Biz Paris'te fazladan iki hafta daha kaldık; ve bunu turistik yerleri gezerek geçirdik.

iki hafta sonra bugün
this day fortnight
paskalya öncesi hafta
Holy Week
paskalyadan iki hafta önceki pazar
passion sunday
paskalyadan önceki hafta
holy week
sayfa/hafta
(Bilgisayar) page/week
sayfa/hafta
(Bilgisayar) pages/week
yedi hafta
a week of sundays
öbür hafta
the week after next
özel hafta sonu tarifeleriniz var mı
Are there special weekend rates
İngilizce - İngilizce
Eye dialect spelling of have to. Be required to; must

I hafta fill in my tax return.

To have to; be required to; must
hafta