Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Saç tıraşı olmanın zamanı çoktan geldi.
- It's high time you had a haircut.
Onun tüylü bir göğsü var.
- He has a hairy chest.
Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
- He has unsightly hairs growing out of his ears.
Kıllılığın erkekliğin bir sembolü olduğunu düşünüyorum, bu yüzden gerçekten seviyorum.
- I think hairiness is a symbol of masculinity, so I really like it.
Tom'un kıllı kolları yok.
- Tom doesn't have hairy arms.
It might sound far-fetched, but this is a real problem.
- Das mag wie an den Haaren herbeigezogen erscheinen, aber es ist ein echtes Problem.