haß

listen to the pronunciation of haß
Almanca - Türkçe
[der] nefret, kin, garaz
Hass
r. has nefret
Hass
{has} r nefret
Hass
nefret et
Hass
kin beslemek
Hass
nefret

Pazartesilerden nefret ediyorum. - Ich hasse den Montag.

Kaynanamdan nefret ediyorum. - Ich hasse meine Schwiegermutter.

Hass
nefret eden
Hass
kin
Türkçe - Türkçe

haß teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

HASS
(Osmanlı Dönemi) Azlık, kıllet
HÂSS
(Osmanlı Dönemi) Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid
HÂSS
(Osmanlı Dönemi) (C.: Havass) Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu
HÂSS
(Osmanlı Dönemi) Tar: Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında, devletin büyüklerine ayrılan yıllık geliri yüzbin akçadan fazla olan arazi
HÂSS
(Osmanlı Dönemi) Saf
HÂSS
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan
HÂSS Ü ÂMM
(Osmanlı Dönemi) Herkes, bütün herkes
ZARARI HASS
(Hukuk) Özel zarar, bir veya bir kaç kişiye ilişkin zarar
abdi hass
(Osmanlı Dönemi) hususî, has ve ayrıcalıklı kul Hz. Muhammed (a.s.m)
İngilizce - Türkçe

haß teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

hatred of
nefret
Almanca - İngilizce
hatred of
Hass
hatred

She felt something between love and hatred. - Sie fühlte etwas zwischen Liebe und Hass.

The truth bears hatred. - Die Wahrheit gebiert Hass.

Hass
hate

She hates green peppers. - Sie hasst grünen Pfeffer.

I hate those spiders. They're always there to freak me out when I'm cleaning. - Ich hasse diese Spinnen; wegen denen flippe ich jedes Mal aus, wenn ich sauber mache.

Blick voller Hass
a look full of hate
Hass auf Kinder
misopaedia
das Schüren von Hass
the fomentation of hatred
den Hass gegen Ausländer schüren
to nurture a hatred of foreigners
eine Leidenschaft für jemanden/einen Hass auf jemanden entwickeln
to conceive a passion/a hatred for somebody
Hass
hass
İngilizce - Almanca

haß teriminin İngilizce Almanca sözlükte anlamı

hass
Hass