hızlı hızlı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- 1. speedily, rapidly, swiftly. 2. forcefully, strongly, powerfully, violently. 3. loudly
- rapidly
- hızlı
- rapid
She tends to speak rapidly.
- O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
The rapid increase of imports surprised us.
- İthalattaki hızlı artış bizi şaşırttı.
- hızlı
- speedy
I wish Tom a very speedy recovery.
- Tom'a çok hızlı bir iyileşme dilerim.
I hope you have a speedy recovery.
- Umarım hızlı bir iyileşmen var.
- hızlı
- quick
My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
This survey is too long to finish quickly.
- Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- hızlı
- fast
That student runs fast, doesn't he?
- Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?
I can't run as fast as you.
- Senin kadar hızlı koşamam.
- hızlı hızlı solumak
- pant
- hızlı hızlı çevirmek
- (sayfa) ruffle
- hızlı
- swift
The stream is not very swift.
- Dere çok hızlı değil.
Time goes very swiftly.
- Zaman çok hızlı geçer.
- hızlı savaş gemisi
- cruiser
- hızlı
- loud
- hızlı
- expeditious
- hızlı artış
- upsurge
- hızlı olma
- speed
- hızlı yemek
- gobble
- hızlı yürümek
- step out
- hızlı gitmek
- streak
- deli gibi (hızlı)
- (deyim) like crazy
- en hızlı vites
- (Otomotiv) high gear
- hızlı
- crash
- hızlı
- violently
- hızlı
- high-powered
- hızlı
- (Bilgisayar) instant
- hızlı
- high-speed
They used a high-speed camera.
- Onlar yüksek hızlı bir kamera kullandılar.
Take a high-speed train for a long trip.
- Uzun bir yolculuk için yüksek hızlı bir trene binin.
- hızlı
- quick-action
- hızlı
- light-footed
- hızlı
- accelerated
- hızlı
- precipitate
- hızlı
- speed
Nothing can travel faster than the speed of light in a vacuum.
- Hiçbir şey vakum içindeki ışık hızından daha hızlı seyahat edemez.
Even though the posted speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- hızlı
- fast-paced
- hızlı
- veloce
- hızlı
- strongly
- hızlı
- double-quick
- hızlı akış
- rapids
- hızlı arama
- (Bilgisayar) fast search
- hızlı arama
- (Bilgisayar) speed dial
- hızlı arama
- speed dialing
- hızlı artış
- boom
- hızlı ateş
- (Askeri) rapid fire
- hızlı bakış
- (Bilgisayar) quick view
- hızlı basma
- (Bilgisayar) fast
- hızlı başlat
- (Bilgisayar) quick launch
- hızlı büyüme
- boom
- hızlı dönüş
- whirl
- hızlı düzen
- (Bilgisayar) quickedit
- hızlı geçiş
- whirl
- hızlı gitmek
- race
- hızlı gitmek
- (deyim) bowl along
- hızlı hesap
- easy calc
- hızlı hücum
- (Spor) fast break
- hızlı ileti
- (Bilgisayar) instant message
- hızlı izleme
- (İnşaat) fast tracking
- hızlı içerek
- guzzling
- hızlı içmek
- guzzle
- hızlı kip
- (Bilgisayar) fast mode
- hızlı mavi
- (Bilgisayar) fast blue
- hızlı metin
- (Bilgisayar) easy text
- hızlı mod
- (Bilgisayar) fast mode
- hızlı nüfus artışı
- rapid population growth
- hızlı servis
- express service
- hızlı taslak
- (Bilgisayar) fast draft
- hızlı tono
- (Askeri) snap roll
- hızlı tren
- high-speed train
- hızlı vuruş
- bash
- hızlı yardım
- (Bilgisayar) quick help
- hızlı yol
- (İnşaat) fast track
- hızlı çevir
- (Bilgisayar) speed dial
- hızlı çevir
- (Bilgisayar) speeddial
- hızlı şarj
- quick charge
- hızlı şarj
- boost charging
- iki hızlı
- two-speed
- jet gibi hızlı
- jet-propelled
- yüksek hızlı
- (Bilgisayar) high speed
- hızlı
- quickly
I ran as quickly as I could.
- Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- hayvanı hızlı hızlı ara vermeden sağma
- fast break from the milking animals
- hızlı okumak
- quick read
- hızlı olarak
- fast as
- hızlı olma
- quickness
- hızlı posta
- express mail
- alçak hızlı
- low-speed
- bireysel hızlı dondurma
- (Gıda) individually quick freezing
- daha hızlı koşmak
- walk away from
- daha hızlı koşmak
- outrun
- daha hızlı olmak
- outspeed
- deniz kuvvetleri hızlı fırkateyni
- (Askeri) navy fast frigate
- değişken hızlı
- variable speed
- düşük hızlı kablo sürücülü modem
- (Askeri) low speed cable driver modem
- düşük hızlı pals onarıcısı
- (Askeri) low speed pulse restorer
- en hızlı
- quickest
We took the quickest route.
- En hızlı rotayı aldık.
Flying is the quickest way to travel.
- Uçmak seyahat etmek için en hızlı yoldur.
- en hızlı
- zippiest
- en hızlı
- (Bilgisayar) fastest
Who can run fastest in your class?
- Senin sınıfında en hızlı kim koşabilir?
I wonder who can swim fastest.
- Kimin en hızlı yüzebileceğini merak ediyorum.
- en hızlı fast break sistemi
- (Spor) firehouse basketball
- genelde daha hızlı yazdırma
- (Bilgisayar) generally faster printing
- geniş, orta hızlı RO/RO taşımacılığı
- (Askeri) large, medium speed roll-on/roll-off
- gözün kısa ve hızlı hareketi
- saccade
- hafif ve hızlı yürüme
- trip
- havadan hızlı intikal
- (Askeri) air mobility express
- hızlı
- loudly
- hızlı
- snappy
- hızlı
- impetuous
- hızlı
- forcefully, strongly, powerfully, violently
- hızlı
- precipitous
- hızlı
- fleet
- hızlı
- presto
- hızlı
- swift, rapid, speedy
- hızlı
- quick action
- hızlı
- ready
- hızlı
- winged
- hızlı
- rakish
- hızlı
- forceful, strong, powerful, violent
- hızlı
- fast, quick, rapid, speedy, swift, express; picking up girls readily; fast, quickly; violently, strongly
- hızlı
- zippy
- hızlı
- hasty
This was a hasty translation.
- Bu hızlı bir çeviriydi.
- hızlı
- light footed
- hızlı
- slang able to seduce women quickly, (someone) who is a fast operator
- hızlı
- high speed
Propellers are not used on high speed aircraft.
- Pervaneler, yüksek hızlı uçaklarda kullanılmaz.
High speed trains are common in Europe.
- Yüksek hızlı trenler Avrupa'da yaygındır.
- hızlı
- crashing
- hızlı
- express
The express train went by so fast we hardly saw it.
- Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu zorlukla gördük.
The express train is an hour faster than the local.
- Ekspres tren yerelden bir saat daha hızlıdır.
- hızlı
- speedily, rapidly, swiftly
- hızlı
- frequent
- hızlı
- fastmoving
- hızlı
- nippy
- hızlı adım
- quickstep
- hızlı adımlarla
- at a trot
- hızlı akmak
- race
- hızlı akmak
- rush
- hızlı alarm sistemleri
- (Hukuk) prompt alarm systems
- hızlı araçla yola çıkmak
- take a flier
- hızlı at
- spanker
- hızlı atak
- fastbreak
- hızlı atan
- palpitant
- hızlı atma
- palpitation
- hızlı atmak
- (kalp) palpitate
- hızlı atmak
- hammer
- hızlı atmak (kalp)
- palpitate
- hızlı ağartma
- rapid bleaching
- hızlı başlangıç
- running start
- hızlı bellek
- fast memory
- hızlı beyazlatma
- rapid bleaching
- hızlı bilgi
- (Bilgisayar) quick info
- hızlı bir şekilde
- (Hukuk) swiftly
- hızlı buharlayıcı
- rapid steamer
- hızlı bul
- (Bilgisayar) find fast
- hızlı bölge dağıtım desteği
- (Askeri) rapid area distribution support (USAF)
- hızlı deney
- quick test
- hızlı deniz nakliye gemileri; ateş destek istasyonu; uçuş servis istasyonu
- (Askeri) fast sealift ships; fire support station; flight service station
- hızlı değil
- not fast
- hızlı dolum
- boost charge
- hızlı dondurmak
- quick freeze
- hızlı düzen modu
- (Bilgisayar) quickedit mode
- hızlı düzenleme kipi
- (Bilgisayar) quickedit mode
- hızlı düzenleme kipi
- quick edit mode
- hızlı düzenleme modu
- (Bilgisayar) quickedit mode
- hızlı erişim
- rapid access
- hızlı fitil
- (Madencilik) fast burning igniting fuse
- hızlı frekans atlama
- (Askeri) fast frequency hopping
- hızlı gelişme içerisinde
- with rapid strides
- hızlı gemi
- fast boat
- hızlı giden sürücü
- scorcher
- hızlı giden şey
- clipper
- hızlı gitme
- going fast
- hızlı gitme
- gallop
- hızlı gitme
- speeding
- hızlı gitmek
- barrel
- hızlı gitmek
- (araba vb.) scorch
- hızlı gitmek
- spank along
- hızlı gitmek
- belt
- hızlı hareket
- fast motion, quick motion
- hızlı hareket
- quick motion
- hızlı hareket
- whisk
- hızlı icra ve muharebe hedef tespiti
- (Askeri) rapid execution and combat targeting
- hızlı ilerleme
- (Hukuk) rapid progress
- hızlı intikal kuvveti
- (Hukuk) rapid deployment force
- hızlı iptal
- (Bilgisayar) fast cancel
- hızlı kabul
- (Eğitim) rolling admission
- hızlı kanal
- (Bilgisayar) fast channel
- hızlı kaydet
- (Bilgisayar) allow fast saves
- hızlı kayıt
- (Bilgisayar) speed taped
- hızlı kazanç
- growthiness
- hızlı kaçmış
- scurried
- hızlı konteyner
- (Askeri) container express
- hızlı konuşlanma lojistiği
- (Askeri) fast deployment logistics
- hızlı konuşma
- jabber
- hızlı konuşmak
- patter
- hızlı konuşmak
- jabber
- hızlı kopya
- (Bilgisayar) speed copy
- hızlı kostüm değiştiren artist
- quick change artist
- hızlı koşan
- spanking
- hızlı koşan
- swift of foot
- hızlı koşan
- swiftfooted
- hızlı koşma
- dash
Tom currently holds the school record for the 100 yard dash.
- Tom şu anda 100 yarda hızlı koşmada okul rekorunu elinde tutuyor.
I must dash or I'll be late.
- Hızlı koşmalıyım yoksa geç kalacağım.
- hızlı koşma
- sprint
- hızlı koşmak
- run hard
- hızlı koşmak
- go the pace
- hızlı koşmak
- sprint
- hızlı kurulabilir genişletilebilir direk
- (Askeri) quick erect expandable mast
- hızlı kurutma
- flash drying
- hızlı kurutucu
- flash drier
- hızlı kıyafet değiştiren
- quick change
- hızlı lojistik gemisi
- (Askeri) fast logistics ship
- hızlı lpc
- quick lpc
- hızlı mesaj
- swift message
- hızlı nabız
- (Fizyoloji) quick pulse
- hızlı nötron
- fast neutron
- hızlı okuma
- speed reading
- hızlı olma
- speediness
- hızlı olma
- promptitude
- hızlı olma
- promptness
- hızlı reaksiyon
- fast reaction
- hızlı reaktör
- fast reactor
- hızlı sayaç
- (Bilgisayar) fast counter
- hızlı seri
- high range
- hızlı silah çeken
- quick on the draw
- hızlı silme
- (Bilgisayar) quick erasing
- hızlı sorgulama aracı
- (Askeri) rapid query tool
- hızlı soğutma
- rapid cooling
- hızlı start
- fly start
- hızlı start
- flying start
- hızlı sürmek
- blind
- hızlı sürüm
- (Ticaret) quick sale