hıçkırık

listen to the pronunciation of hıçkırık
Türkçe - İngilizce
sob

Between sobs, that lost girl said her name. - O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.

hiccup

Do you know of any way we can stop Tom's hiccups? - Tom'un hıçkırıklarını durdurabileceğimiz herhangi bir yol biliyor musun?

My hiccups won't stop at all. - Hıçkırıklarım hiç bitmeyecek.

hiccough
hiccup, hiccough; sob
singultus
{i} weeping
hıçkırık tutmak
to have the hiccups, to hiccup, to hiccough
hıçkırık tutmak
hiccough
hıçkırık tutmak
to have the hiccups
hıçkırık tutmak
hiccup
hıçkırık tutmak
have the hiccups
hıçkırık tutmak
have the hiccoughs
Türkçe - Türkçe
Çok yemek yeme veya sinirsel bir sebeple ve istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ve düzgün aralıklarla tekrarlanan ses: "Heyecandan bir çocuk gibi hıçkırıklarla sarsılıyordu."- H. E. Adıvar
Ağlarken çıkan ses
fuak
HIÇKIRIK
(Osmanlı Dönemi) Boğaz tıkanacak surette ve derinden iç çekerek ağlama
HIÇKIRIK
(Osmanlı Dönemi) t. Fazla yemekten ve asabi sebeplerden diyaframın kasılması ve akciğerlerdeki havanın şiddetli ve gürültülü bir şekilde dışarı atılması