Keiko is proud of her family.
- Keiko ailesiyle gurur duymaktadır.
Tom is proud of Mary.
- Tom Mary ile gurur duymaktadır.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
She prides herself on her skill in cooking.
- Yemek pişirme yeteneğiyle ilgili kendisiyle gurur duyar.
I live in Belarus and I take pride in this fact.
- Beyaz Rusya'da yaşıyorum ve bu durumdan gurur duyuyorum.
Well done! Your parents must be proud of you.
- Helal olsun sana! Ailen seninle gurur duyuyor olmalı.
Tom must be proud of himself.
- Tom kendisiyle gurur duymalı.