Yakından korunan bir sırdır.
- It's a closely guarded secret.
Saray sıkı şekilde korunuyordu.
- The palace was heavily guarded.
Bu, Tatoeba'nın en sıkı korunan sırlarından biridir.
- This is one of Tatoeba's most closely guarded secrets.
Yakından korunan bir sırdır.
- It's a closely guarded secret.
Altın golemleri hazineyi korumak için kullanılan gardiyanlardır.
- Gold golems are guardians used to guard treasure.
Nöbetçileri nasıl öldürdün?
- How did you kill the guards?
Nöbetçi ayağa kalk diye bağırdı.
- On your feet, shouted the guard.
Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.
- The President's guards are stationed in front of the entrance.
Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.
- Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench.
Ulusal Muhafızlara katılmaya karar verdim.
- I've decided to join the National Guard.
O, sınır muhafızını görünce can havliyle kaçtı.
- He ran for his life at the sight of the border guard.
Yaşamın ve yaşam ötesi salt gerçek levh-i mahfuzda saklıdır.
Tom bekçi köpeklerinin eğitimi hakkında bir kitap arıyor.
- Tom is looking for a book about training guard dogs.
Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi.
- The spy was very furtive as he stole the keys from the guard.
Gardiyan Tom'u yakaladı.
- The guard grabbed Tom.
Tom on yıldır bir hapishane gardiyanıdır.
- Tom has been a prison guard for ten years.
Şimdi nöbet tutacağım.
- I'll stand guard now.
İki asker kapıda nöbet tuttu.
- Two soldiers kept guard at the gate.
Tom on yıldır bir hapishane gardiyanıdır.
- Tom has been a prison guard for ten years.
Gardiyan Tom'u yakaladı.
- The guard grabbed Tom.
Sincap, kabilemizin koruyucu ruhudur.
- The squirrel is the guardian spirit of our tribe.
Koruyucu meleklere inanırım.
- I believe in guardian angels.
Kübalı askerler sokakları koruyordu.
- Cuban soldiers were guarding the streets.
Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
- The secret service guards him against attack.
Muhafızlar onların söylediği her şeyi duydular.
- Guards could hear everything they said.
Ulusal Muhafızlara katılmaya karar verdim.
- I've decided to join the National Guard.
The president inspected the guard of honour.