Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
- I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
- I only took a bite of bread.
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
- I have mosquito bites all over my arm.
Bir sürü sivrisinek ısırıklarım var.
- I got a lot of mosquito bites.
Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.
- When I bite down, this tooth hurts.
Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı.
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- A barking dog doesn't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs seldom bite.