Hediye çokça takdir edilir.
- The gift is greatly appreciated.
Savaştan beri Japonya bilim ve teknolojide geniş ölçüde gelişti.
- Since the war, Japan has advanced greatly in science and technology.
Onun konuşmasından çok fazla etkilendim.
- I was greatly impressed by the speech.
Müzik ve sanat, yaşam zevkine çok büyük ölçüde katkıda bulunabilirler.
- Music and art can greatly contribute to the enjoyment of life.
Tuz ilavesi lezzeti adamakıllı artırdı.
- The addition of salt greatly improved the flavor.
İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.
- England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
O kadar da muazzam değildi.
- It wasn't all that great.
Bu pilavın harika tadı var.
- This pilaf tastes great!
Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
- I've got some great ideas but I need money.
Japonya depremleriyle çok ünlüdür.
- Japan is greatly famous for earthquakes.
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.
- Such international cooperation produced great results.
Bu ülkeyi yine ulu yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var.
- We need a forward-looking leader to make this country great again.
İyi sağlık büyük bir nimettir.
- Good health is a great blessing.
Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
- The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
- Maternal love is the greatest thing.
Bu kravatın o gömlekle muhteşem uyacağını düşünüyorum.
- I think this tie will go great with that shirt.
Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
- You have great talent. You are truly gifted.
Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
- The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu.
- She feared cancer would kill her husband before their great-grandson was born.
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
- A tiny spark may become a great flame.
O çok önemli bir adam.
- He is a man of great importance.
Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
- The tax increases affected our lives greatly.
Aşağıdaki talimatlarda çok iyi değilim.
- I'm not so great at following directions.
Çok iyi hissetmiyorum.
- I haven't been feeling so great.
O kadar müthiş değil.
- It's not all that great.
Bu müthiş bir fırsat.
- It's a great opportunity.
Bir aileye sahip olmak mükemmel.
- It's great to have a family.
Bence, futbol mükemmel bir spor.
- In my opinion, soccer is a great sport.
He was more greatly beloved than anyone in living memory.
A great storm is approaching our shores.
Newton and Einstein are two of the greats of the history of science.
Alexander the Great.
Great! Thanks for the wonderful work.
Oh, great! I just dumped all 500 sheets of the manuscript all over and now I have to put them back in order.
His concert was very good.
- His concert was great.
... to convince you of today is that such approaches have greatly enhanced their understanding ...
... it is greatly appreciated for the exceptional technical characteristics of ...