Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.
- India was governed by Great Britain for many years.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
O kadar da muazzam değildi.
- It wasn't all that great.
Aşağıdaki talimatlarda çok iyi değilim.
- I'm not so great at following directions.
Çok iyi hissetmiyorum.
- I haven't been feeling so great.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez.
- A nation need not necessarily be powerful to be great.
Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
- The tax increases affected our lives greatly.
Bu sorun çok önemlidir.
- This matter is of great importance.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
Tom ünlü insan yeteneklerine sahip değil.
- Tom doesn't have great people skills.
Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
- I've got some great ideas but I need money.
Bu pilavın harika tadı var.
- This pilaf tastes great!
Tom ekranda ne oynarsa oynasın, muhteşem görünüyor.
- No matter what he plays on the screen, Tom looks great.
Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
- Maternal love is the greatest thing.
Herkes Nomo'un müthiş bir atıcı olduğunu düşünüyor.
- Everyone considers Nomo a great pitcher.
O kadar müthiş değil.
- It's not all that great.
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
- A tiny spark may become a great flame.
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
- A tiny spark may become a great flame.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
- You have great talent. You are truly gifted.
İyi sağlık büyük bir nimettir.
- Good health is a great blessing.
Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
- You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
Bence, futbol mükemmel bir spor.
- In my opinion, soccer is a great sport.
Bu fotoğraflarda mükemmel görünüyorsun.
- You look great in these photos.
Sana büyük başarılar diliyorum.
- I wish you great success.
Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
- Great successes are due to constant efforts.
Ne altın ne de büyüklük bizi mutlu eder.
- Neither gold nor greatness make us happy.
Tom hakkında çok şey öğrendim.
- I've learned a great deal about Tom.
Benim hakkımda çok şey biliyor gibi görünüyorsun.
- You seem to know a great deal about me.
Weather Service said that a copious amount of rain is expected to fall in the Plains - Meteoroloji Büyük Ovalar'da bol miktarda yağmur beklendiğini söyledi.
İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.
- England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.
Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.
- India was governed by Great Britain for many years.
Hindistan uzun yıllardır Birleşik Krallık tarafından yönetildi.
- India was governed by Great Britain for many years.
Kraliçe Victoria, Büyük Britanya'ya egemen oldu.
- Queen Victoria was the sovereign of Great Britain.
Büyük Britanya; Galler, İngiltere ve İskoçya'dan oluşur.
- Great Britain consists of Wales, England, and Scotland.
Golf oynamak çok eğlenceli.
- Playing golf is great fun.
Yabani kuşları izlemek çok eğlenceli.
- Watching wild birds is great fun.
Ona büyük saygı duyuyorum.
- I have great respect for him.
Tom için büyük saygım var.
- I have great respect for Tom.
Hediye çokça takdir edilir.
- The gift is greatly appreciated.
Hiçbir şey ona oğlunun büyüdüğünü görmekten daha büyük bir zevk vermedi.
- Nothing gave her greater pleasure than to watch her son growing up.
Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.
- If you compare yourself with others, you may become vain or bitter; for always there will be greater and lesser persons than yourself.
Soruşturmamızı azami özenle yaptık.
- We conducted our investigation with the greatest care.
Savaştan beri Japonya bilim ve teknolojide geniş ölçüde gelişti.
- Since the war, Japan has advanced greatly in science and technology.
Van Gölü Türkiye'nin en büyük gölüdür.
- The Lake Van is the greatest lake of Turkey.
Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
İngiltere'nin Avrupa Birliğini terk etmek için oy kullandığına inanamıyorum.
- I can't believe that Great Britain has voted to leave the European Union.
Büyük Britanya; Galler, İngiltere ve İskoçya'dan oluşur.
- Great Britain consists of Wales, England, and Scotland.
Hiçbir şey ona oğlunun büyüdüğünü görmekten daha büyük bir zevk vermedi.
- Nothing gave her greater pleasure than to watch her son growing up.
Bir aptal her zaman kendisine hayran olacak daha büyük bir aptal bulur.
- A fool always finds a greater fool to admire him.
Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
- He is one of the greatest artists in Japan.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Soruşturmamızı azami özenle yaptık.
- We conducted our investigation with the greatest care.
Onun konuşmasından çok fazla etkilendim.
- I was greatly impressed by the speech.
Şehir yaşamının gürültüsü beni çok sinirlendiriyor.
- The noise of city life annoys me greatly.
Tuz ilavesi lezzeti adamakıllı artırdı.
- The addition of salt greatly improved the flavor.
A great storm is approaching our shores.
Newton and Einstein are two of the greats of the history of science.
Alexander the Great.
Great! Thanks for the wonderful work.
Oh, great! I just dumped all 500 sheets of the manuscript all over and now I have to put them back in order.
Dinner was great.
His concert was very good.
- His concert was great.
The Great Firewall of China is a case of corporate collaboration in censorship.
Upon the very same night when Nancy, having lulled Mr. Sikes to sleep, hurried on her self-imposed mission to Rose Maylie, there advanced towards London by the Great North Road two persons, upon whom it is expedient that this history should bestow some attention.
Or, have Muslims been alienated from the Congress because of the Prime Minister's warm embrace of the Great Satan?.
The rite of spring in eastern Canada has begun. Sweet and pure, maple syrup epitomizes the Great White North in all its unspoiled glory.
Because the Earth's surface is curved, the shortest distance is actually a curve over the surface called a great circle.
Person B: More like fools seldom differ in this case.
The Liberal campaign was so carefully orchestrated that McLeod was never in a position to be confronted by the great unwashed. Unfortunately, the great unwashed rarely vote for a leader whom they have never met.
informal fourth-great-grandfather, etc. (same as great-great-great-great-grandfather.
Weather Service said that a copious amount of rain is expected to fall in the Plains - Meteoroloji Büyük Ovalar'da bol miktarda yağmur beklendiğini söyledi.
The rate in isolated counties was about a third higher than in the greater metropolitan counties.
He was more greatly beloved than anyone in living memory.
It is not of pride or greatness that he cometh not aboard your ships. — Francis Bacon.
Some are born great, some achieve greatness, and some have greatness thrust upon 'em. — Shakespeare.
... PRESIDENT OBAMA: Well, I think this is a great example. The reason we have been in such a ...
... Mobile's been a great learning experience, I think, for us ...