Kızın altın saçı var.
- The girl has golden hair.
Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
- They awarded her a gold metal for her achievement.
Tom'un uzun altın sarısı saçı var.
- Mary has long golden hair.
Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Mary'nin alyansı saf altından yapılmıştır.
- Mary's wedding ring is made of pure gold.
Bu kupa altından yapılmıştır.
- The cup is made of gold.
Tom'un uzun altın sarısı saçı var.
- Mary has long golden hair.
Tom altın paraları nereye sakladığını hiç kimseye söylemedi.
- Tom never told anyone where he hid the gold coins.
Altın para düşünülenden çok daha değerliydi.
- The gold coin was much more valuable than was supposed.
Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.
- Idiot! She's not being honest when she says she loves you. Haven't you figured it out yet? She's just a gold digger.
Tom'un arabasının bagajında birkaç altın tozu torbası vardı.
- Tom had several bags of gold dust in the trunk of his car.
O iş bir altın madeniydi.
- That business was a gold mine.
O bir altın madeninin üzerinde oturuyor.
- She's sitting on a gold mine.
Altına hücûm burada başladı.
- The gold rush began here.
Saatim altın kaplamadır.
- My watch is gold-plated.
Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.
- My parents don't like my girlfriend. They say that she's a gold digger.
gold colour:.
France has won three golds and five silvers.
This oil deposit is a regular gold mine. We make more and more money every year!.
The Smithsonian Institute is a goldmine of knowledge, but like most mines, you have to dig for the good stuff.
South Africa has many goldmines.
In countries that accepted the gold standard, currency could be exchanged at a bank for a fixed weight of gold.
The OED is the gold standard for English dictionaries. Everyone wants to see how their version measures up to that ideal.
But though in this particular, and perhaps in their success, the truth-finder and the gold-finder may very properly be compared together;.
... home the gold ...
... for there to be gold for wedding rings, ...