O saatlerdir yürümekteydi.
- He had been walking for hours.
Saatlerdir bekliyorum.
- I've been waiting for hours.
Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to write it.
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Senin mesai saatlerin ne?
- What are your office hours?