Haklısın. Yaşamaya devam etmek zorundayım.
- You're right. I have to go on living.
Konuşma ile devam etmek istiyorsan biraz daha düşük konuşsan iyi olur.
- If you want to go on with the conversation, you'd better speak a bit lower.
Lütfen hikayene devam et.
- Please go on with your story.
Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
- He won't go on to graduate school.
Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.
- I want to get a haircut before I go on the trip.
Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
- He won't go on to graduate school.
Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
- More and more couples go on honeymoon trips abroad.
Polonya'da bir tatile gitmek istiyorum.
- I want to go on a holiday in Poland.
O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.
- She advised him to go on a strict diet.
Doktor diyet yapmam için talimat verdi.
- The doctor instructed me to go on a diet.
I didn't make a decision because I didn't have anything to go on.
I really don't want to know what goes on between you and your boyfriend behind closed doors.
In order to get to town, I decided to go on the bus.
First of all, you go on about it far more than you think you do, ..
We cannot allow this state of affairs to continue any longer.
- We cannot allow this state of affairs to go on any longer.