Bu basit sandalye oldukça rahattır.
- This easy chair is quite comfortable.
Tom televizyon izlerken rahat bir koltukta oturuyordu.
- Tom was sitting in an easy chair, watching TV.
Bu metni çevirmek çok kolay olacak.
- Translating this text will be very easy.
Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
- It's easy to cut cheese with a knife.
Bu basit sandalye oldukça rahattır.
- This easy chair is quite comfortable.
Bu İngilizce roman, bir haftada okunacak kadar basit değil.
- This English novel is not easy enough for you to read in a week.
Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
- Sami always had pills within easy reach.
İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
- Statistics are easy to misinterpret.
Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir.
- The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.
- It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.
Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil.
- It is not easy to speak naturally on the radio.
Doğuştan oldukça uysal bir adam.
- He is by nature quite an easy-going man.
Tom babası kadar uysal görünüyor.
- Tom seems as easy-going as his father.