He secretly showed me her picture.
- O, gizlice bana onun resmini gösterdi.
I think Tom and Mary are secretly married.
- Sanırım Tom ve Mary gizlice evlendiler.
The details of the agreement were worked out behind the scenes.
- Anlaşmanın ayrıntıları gizlice ayarlandı.
Later, they were murdered stealthily.
- Daha sonra, onlar gizlice öldürüldüler.
Tom told me about it in private.
- Tom bana ondan gizlice bahsetti.
Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo.
- Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.
He married her in secret.
- O onunla gizlice evlendi.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
Let's keep this conversation sub rosa.
- Bu sohbete gizlice devam edelim.
I couldn't help but overhear your conversation.
- Konuşmanı gizlice dinlemekten kendimi alamadım.
The police raided the speakeasy.
- Polisler gizlice içki satılan yeri bastı.
You shouldn't eavesdrop.
- Gizlice dinlememelisin.
I saw Tom outside your door, eavesdropping.
- Tom'u kapınızın dışında gizlice dinlerken gördüm.