You need to plan your wardrobe for the trip.
- Yolculuğunuz için giysilerinizi planlamanız gerekiyor.
My grandmother likes to weave things.
- Büyük annem giysiler örmeyi seviyor.
Tom was dressed in casual clothing.
- Tom gündelik giysiler giyinmişti.
She only buys second-hand clothing.
- O sadece ikinci el giysiler alır.
She looks better in Japanese clothes.
- O, Japon giysilerin içinde daha iyi görünüyor.
He always wears dark clothes.
- O her zaman koyu giysiler giyer.
What kind of costumes did you buy for the children?
- Çocuklar için ne tür giysiler aldın?
These clothes are finally dry.
- Bu giysiler nihayet kuru.
We provided them with money and clothes.
- Biz onlara para ve giysi sağladık.
Tom and Mary even always wear the same color clothes.
- Tom ve Mary her zaman aynı renk giysileri bile giyiyorlar.
She wears beautiful clothes.
- O, güzel giysiler giyer.
I usually buy clothing at a local store.
- Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
I made this clothing myself.
- Bu giysiyi ben kendim yaptım.
Tom made Jill a new dress.
- Tom Jill'e yeni bir giysi yaptı.
I like the simplicity of her dress.
- Onun giysisinin basitliğini seviyorum.
We brought him his son's completely bloodstained garment.
- Ona oğlunun tamamen kana bulanmış giysisini getirdik.
She placed the garment into the chest.
- Giysiyi sandığa koydu.
We went up by two floors in order to reach the apparel stalls.
- Giysi tezgahlarına ulaşmak için iki kat yukarı çıktık.
Where can I rent a costume?
- Nereden bir giysi kiralayabilirim?
What kind of costumes did you buy for the children?
- Çocuklar için ne tür giysiler aldın?
My grandmother likes to weave things.
- Büyük annem giysiler örmeyi seviyor.
We mustn't forget their sports gear.
- Biz onların spor giysilerini unutmamalıyız.
Mary was wearing a black robe.
- Mary siyah bir giysi giyiyordu.