Put the kid into these clothes.
- Çocuğa bu kıyafetleri giydir.
They dressed Vassili in fine clothes and next day he was married to Anastasia.
- Vassili'ye güzel kıyafetler giydirdiler ve o ertesi gün Anastasia ile evlendi.
She wore a green dress.
- Yeşil bir elbise giydi.
She wore a blue dress made by her mother for the concert.
- O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.
I noticed that she had worn a new hat.
- Onun yeni bir şapka giydiğini fark ettim.
Sally has bought a new dress, but she hasn't worn it yet.
- Sally yeni bir elbise satın aldı fakat henüz giymedi.
What do you have on for tomorrow night?
- Yarın gece için ne giyersin?
Tom didn't have on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giymemişti.
He put on his sweater wrong side out.
- O kazağını ters yüz giydi.
Tom put on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giydi.
She was wearing a gown of satin.
- O, saten bir sabahlık giymişti.
The shoes you are wearing look rather expensive.
- Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.