He regarded the money as gone.
- O, paraya gitmiş gözüyle baktı.
Arriving at the station, I found my train gone.
- İstasyona vardığımda, benim treni gitmiş buldum.
The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.
I will be gone by the time she comes back.
- O geri dönmeden önce gitmiş olacağım.
Where on earth can he have gone off to at this time of day?
- Allah aşkına o, günün bu saatinde nereye gitmiş olabilir.