He must have entered this room.
- O, bu odaya girmiş olmalı.
I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
She beckoned me to come in.
- O bana içeri girmem için işaret etti.
I didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
Tom got into bed and turned off the light.
- Tom yatağa girdi ve ışığı kapattı.
He got into this school in September last year.
- Geçen yıl eylül ayında bu okula girdi.
Does Tom get into the city very often?
- Tom çok sık şehre girer mi?
Tom tried to get into the locked room.
- Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
- Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
Let's not go into details.
- Ayrıntıya girmeyelim.
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
You are the devil incarnate.
- Sen şeytanın insan şekline girmiş halisin.