May I come in? Yes, certainly.
- İçeri girebilir miyim? Evet, kesinlikle.
Please make an appointment to come in and discuss this further.
- İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
Tom got into bed and turned off the light.
- Tom yatağa girdi ve ışığı kapattı.
Tom tried to get into the locked room.
- Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.
Does Tom get into the city very often?
- Tom çok sık şehre girer mi?
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
I saw him go into the toilet a few minutes ago.
- Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.