girişti

listen to the pronunciation of girişti
Türkçe - İngilizce
embarked
Simple past tense and past participle of embark
past of embark
giriş
access

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

The police restricted access to the road. - Polis yola girişi kısıtladı.

giriş
login

The newest version uses facial-recognition software to validate a login. - Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.

giriş
introduction

The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy. - Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.

Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital. - Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.

giriş
{i} entry

You have an entry ticket. - Senin bir giriş biletin var.

The entry requirements for the essay competition are very strict. - Kompozisyon yarışması için giriş şartları çok sıkıdır.

giriş
{i} entrance

Where is the entrance to the museum? - Müzenin girişi nerede?

The President's guards are stationed in front of the entrance. - Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.

giriş
input

Thanks for your input. - Veri girişin için teşekkürler.

Any input would be appreciated! - Herhangi bir veri girişi takdir edilecektir!

giriş
(Bilgisayar) port

If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub. - Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.

giriş
vestibule
giriş
{i} induction
giriş
{i} intake
giriş
ingress
giriş
{i} prelude
giriş
{i} pass

Taro is very likely to pass the university entrance examination. - Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.

Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men. - Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.

giriş
{i} enter

We saw her enter the room. - Onun odaya girişini gördüm.

Tom must've heard us enter. - Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.

giriş
(Bilgisayar) home

Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal. - Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.

giriş
preliminary
giriş
(Bilgisayar) line in
giriş
introductions
giriş
hail
giriş
(Bilgisayar) intro

Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital. - Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

giriş
prequel
giriş
input/output
giriş
door

Tom moved toward the doorway. - Tom girişe doğru hareket etti.

Tom paused in the doorway. - Tom girişte durakladı.

giriş
admission

The admission is ten dollars a person. - Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.

He applied for admission to the club. - O, kulübe giriş için başvurdu.

giriş
foyer

I will meet you in the hotel foyer. - Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.

giriş
inlet
giriş
preamble
giriş
prologue
Giriş
ıntroduction

Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital. - Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

giriş
the introduction
giriş
logging in
giriş
interfere
giriş
entering

You are banned from entering this place. - Buraya girişiniz yasaklandı.

giriş
introduction of
giriş
entry to
Giriş
penetration
giriş
going in, entering; entry, entrance, access, inlet; foyer, hall; doorway; admittance, admission; introduction; input
giriş
input , introduction , entry
giriş
checkin

The man is checking in at a hotel. - Adam bir otelde giriş yapıyor.

giriş
influx
giriş
adit
giriş
gate

This is the main gate to their house. - Onların evinin giriş kapısı burasıdır.

Admission is $30 at the gate. - Giriş ücreti kapıda 30 dolar.

giriş
doorway

Tom paused in the doorway. - Tom girişte durakladı.

Tom was standing in the doorway. - Tom girişte duruyordu.

giriş
entry, entrance
giriş
entree
giriş
inflow
giriş
ante

Please hang your coat in the anteroom. - Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.

giriş
(Hukuk) admission, entry, accession, initiate, admission, input
giriş
exordium
giriş
admittance

No admittance during the performance. - Gösteri boyunca giriş izni yoktur.

giriş
lead in
giriş
proem
giriş
(Tekstil) entrace
giriş
intrusion
giriş
ingression
giriş
leadin
giriş
{i} gateway

A car was blocking the gateway. - Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.

Türkçe - Türkçe
girişti