giriş teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- access
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
She gave me access to her records.
- Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
- entry
You have an entry ticket.
- Senin bir giriş biletin var.
Tom was denied entry.
- Tom'un girişi reddedildi.
- login
The newest version uses facial-recognition software to validate a login.
- Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.
- entrance
I must sit for the entrance examination next year.
- Ben gelecek yıl giriş sınavına katılmalıyım.
The President's guards are stationed in front of the entrance.
- Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.
- introduction
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital.
- Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.
- input
Thanks for your input.
- Veri girişin için teşekkürler.
We gave them our input.
- Onlara bizim veri girişini verdik.
- vestibule
- ingress
- door
Tom moved toward the doorway.
- Tom girişe doğru hareket etti.
A man suddenly appeared in the doorway.
- Kapı girişinde aniden bir adam göründü.
- going in, entering; entry, entrance, access, inlet; foyer, hall; doorway; admittance, admission; introduction; input
- input , introduction , entry
- checkin
The man is checking in at a hotel.
- Adam bir otelde giriş yapıyor.
- influx
- prelude
- induction
- adit
- gate
Admission is $30 at the gate.
- Giriş ücreti kapıda 30 dolar.
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
- doorway
A man suddenly appeared in the doorway.
- Kapı girişinde aniden bir adam göründü.
Tom was standing in the doorway.
- Tom girişte duruyordu.
- entry, entrance
- intake
- entree
- inflow
- port
If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub.
- Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.
- ante
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
- pass
He passed the entrance examination.
- Giriş sınavını geçti.
He's studying hard so he can pass the entrance exam.
- Giriş sınavını geçebilsin diye, o sıkı çalışıyor.
- (Hukuk) admission, entry, accession, initiate, admission, input
- preamble
- exordium
- inlet
- admittance
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
- lead in
- proem
- admission
The admission costs six euros but on Sundays it's free.
- Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.
Admission to the show is $5.
- Gösteriye giriş ücreti 5 dolar.
- {i} enter
Tom must've heard us enter.
- Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
- (Bilgisayar) home
Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.
- preliminary
- (Bilgisayar) line in
- introductions
- hail
- (Bilgisayar) intro
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
- prequel
- input/output
- foyer
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
- prologue
- ıntroduction
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital.
- Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.
- the introduction
- logging in
- interfere
- entering
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
- introduction of
- entry to
- penetration
- (Tekstil) entrace
- intrusion
- ingression
- leadin
- {i} gateway
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
- giriş niteliğinde
- introductory
- giriş yapmak
- check in
I'm just about to check in.
- Tam giriş yapmak üzereyim.
I'd like to check in.
- Ben giriş yapmak istiyorum.
- giriş müziği
- overture
- giriş niteliğinde olan
- introductory
- giriş yapmak
- enter
- giriş vanası
- input valve
- giriş ücreti
- Entrance fee
We take no enterence fee to enter amusement park, but it is for just today.
- giriş-çıkış
- input-output
- giriş /girme
- (Hukuk) access
- giriş ağzı
- inlet port
- giriş bacası
- access shaft
- giriş bilgisi
- input data
- giriş boruları
- inlet piping
- giriş borusu
- inlet pipe
- giriş bölümü
- prolog
- giriş bölümü
- prologue
- giriş devresi
- input circuit
- giriş direnci
- input resistance
- giriş düzeyi
- input level
- giriş empedansı
- input impedance
- giriş engellendi
- access denied
- giriş fiyatı
- (Hukuk) entry price
- giriş galerisi
- access gallery
- giriş gerilimi
- input voltage
- giriş hakkı
- entrée
- giriş hazırlığı
- (Hukuk) accession preparation
- giriş imkânı
- accessibility
- giriş izni
- admission
- giriş izni
- passport
- giriş izni
- entrée
- giriş izni
- entry permit
- giriş izni olanı almak
- admit bearer
- giriş kablosu
- leading-in cable
- giriş kapasitesi
- input capacitance
- giriş kapısı
- access hatch
- giriş kapısı
- entrance, doorway
- giriş kapısı
- (Hukuk) entry point
- giriş kapısı
- entrance door, gateway
- giriş kartı
- pass
- giriş kartı
- pass, entrance card, entrance permit
- giriş kartı
- landing card
- giriş kartı olanı almak
- admit bearer
- giriş kartı sahibi
- deadhead
- giriş katı
- ground floor
- giriş komutu
- entry instruction
- giriş koşulu
- entry condition
- giriş limanı
- port of entry
- giriş müziği
- preparation
- giriş müziği
- entree
- giriş müziği
- prelude
- giriş rampası
- access ramp
- giriş rezonatörü
- input resonator
- giriş saati
- checkin time
- giriş salonu
- antechamber
- giriş salonu
- foyer
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
- giriş salonu
- anteroom
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
- giriş sinyali
- input signal
- giriş sistemi
- input system
- giriş stratejisi
- (Hukuk) accession strategy
- giriş supabı
- inlet valve
- giriş supabı mech
- inlet valve
- giriş sıcaklığı
- inlet temperature
- giriş sınavı
- entrance examination
- giriş teli
- drop wire
- giriş transformatörü
- input transformer
- giriş valsi
- feeding roller
- giriş vizesi
- entry visa
- giriş yapmak
- make one's entrance
- giriş yapmak
- prelude
- giriş yapmak
- preface
- giriş yapmak
- prologuize
- giriş yelpazesi
- fan-in
- giriş yeri
- entrance
- giriş yeri
- gateway
- giriş yeri ile ilgili
- plug in
- giriş yok
- no entrance
- giriş çıkış
- entrance and exit; going in and out
- giriş çıkış
- entrance and exit
- giriş öbeği
- entry block
- giriş ücreti
- admittance
- giriş ücreti
- admission
The admission is ten dollars a person.
- Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
- giriş ücreti
- cover charge
- giriş ücreti
- entrance fee, admission
- giriş ücreti
- entrance fee; admission
- giriş ücreti
- admission fee
You must pay the admission fee here.
- Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
- giriş ücreti ne kadar
- How much is admission
- giriş ücreti var mı
- Is there a cover charge
- giriş/çıkış
- input/output
- gir
- come in
I didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
May I come in? Yes, certainly.
- İçeri girebilir miyim? Evet, kesinlikle.
- giriş müziği
- fanfare
- bedava giriş bileti
- paper
- analog giriş
- analogue input
- analog giriş
- (Bilgisayar,Teknik) analog input
- genel giriş
- (Askeri) public access
- gir
- (Bilgisayar) sign in
- gir
- (Bilgisayar) retype
- giriş izni
- entrée
- giriş yapmak
- get going
- giriş yapmak
- enter into
- girişler
- (Spor) approaches
- izinsiz giriş
- (Kanun) trespass
- izinsiz giriş tespit sistemi
- (Askeri) intrusion detection system
- kemerli giriş
- archway
- makul günlük giriş
- (Çevre) acceptable daily intake
- seri giriş
- (Bilgisayar) serial in
- ses giriş
- (Bilgisayar) audio in
- toplu giriş
- batch input
- toptan giriş
- (Bilgisayar,Teknik) batch input
- yetkisiz giriş
- unauthorized access
- gir
- incur
- gir
- got into
Would you mind telling me how you got into my office?
- Sakıncası yoksa ofisime nasıl girdiğini bana söyler misin?
I can't believe that you actually got into Harvard.
- Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.
- gir
- get into
Does Tom get into the city very often?
- Tom çok sık şehre girer mi?
Tom studied hard so he could get into college.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
- gir
- fallen under
- gir
- {f} enter
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
- Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
- gir
- gone into
- gir
- fell under
- gir
- fall under
- gir
- go into
Let's not go into details.
- Ayrıntıya girmeyelim.
I saw him go into the toilet a few minutes ago.
- Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.
- gir
- went into
- giriş izni
- entree
- giriş izni
- admittance
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
- giriş çıkış
- i 0
- bilişsel giriş davranışları
- (Eğitim) Cognitive entry behaviours
Cognitive entry behaviour is a very famous term in mastery learning theory.
- girişler
- inputs
- girişler
- entries
Entries are now being accepted.
- Girişler artık kabul edilmektedir.
- misafir giriş
- guest login
- serbest dolaşıma giriş beyannamesi
- (Ticaret) declaration of release for free circulation
- serbest dolaşıma giriş rejimi
- (Ticaret) release for free circulation
- Avrupa Birliği'ne giriş
- (Hukuk) Access to the European Union
- Gecikmeli Giriş Programı; konuşlanmış
- (Askeri) Delayed Entry Program; deployed
- Silahlı Kuvvetler İmtihan ve Giriş Yeri
- (Askeri) Armed Forces Examining and Entrance Station
- abone giriş kablosu
- (Bilgisayar) leading in cable
- abone giriş kablosu
- leading-in cable
- anten giriş teli
- lead in
- araba güvertesine giriş yasak
- No access to car decks
- bina giriş yolu
- (İnşaat) building way
- delikli kartla verilen giriş
- (Elektrik, Elektronik) card input
- delikli yakıt giriş vidası
- (Otomotiv) fuel inlet hollow screw
- deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
- (Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
- dizin giriş kodları
- (Bilgisayar) index entry codes
- ekipman giriş akımı
- (Elektrik, Elektronik) equipment input current
- emniyetli telefon ünitesi (STU) giriş kontrol sistemi
- (Askeri) secure telephone unit (STU) access control system
- engelle giriş
- (Bilgisayar) disable input
- engelliler için giriş var mı
- Is there access for the disabled
- enjeksiyon giriş borusu
- grout supply pipe
- form giriş metni
- (Bilgisayar) form input text
- gayrimenkullere giriş
- (Hukuk) entry onto the premises
- geç giriş
- (Ticaret) postdate entry
- gümrük giriş kaydı
- entry inwards
- güçlendirici ön giriş stratejisi
- (Hukuk) reinforcing pre-accession strategy
- ikili giriş
- (Spor) entering by apair
- işe giriş saatini yazan makine
- telltale
- kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
- (Askeri) cable entrance panel; circular error probable
- kalorifer giriş hortumu
- (Otomotiv) heater inlet hose
- kilise giriş salonu
- Galilee
- limana giriş veya çıkış izni almak
- clear
- mikrofon giriş düzeyi
- (Bilgisayar) microphone input level
- mikrofon giriş sessiz
- (Bilgisayar) mic in mute
- mikrofon giriş ölçer
- (Bilgisayar) microphone input meter
- mono giriş
- (Bilgisayar) mono in
- muhasebe giriş kayıtları
- (Ticaret) accounting entries
- nakit giriş yevmiyesi
- (Ticaret) cash receipts journal
- orta giriş köprü
- (Askeri) medium girder bridge