giriş teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- access
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
The police restricted access to the road.
- Polis yola girişi kısıtladı.
- entry
She posted an entry to the blog yesterday.
- Dün bloğa bir giriş postaladı.
You have an entry ticket.
- Senin bir giriş biletin var.
- login
The newest version uses facial-recognition software to validate a login.
- Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.
- entrance
I must sit for the entrance examination next year.
- Ben gelecek yıl giriş sınavına katılmalıyım.
We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- introduction
Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital.
- Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
- input
Any input would be appreciated!
- Herhangi bir veri girişi takdir edilecektir!
Thanks for your input.
- Veri girişin için teşekkürler.
- vestibule
- ingress
- door
The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
- Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face.
- Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi.
- going in, entering; entry, entrance, access, inlet; foyer, hall; doorway; admittance, admission; introduction; input
- input , introduction , entry
- checkin
The man is checking in at a hotel.
- Adam bir otelde giriş yapıyor.
- influx
- prelude
- induction
- adit
- gate
Admission is $30 at the gate.
- Giriş ücreti kapıda 30 dolar.
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
- doorway
Tom moved toward the doorway.
- Tom girişe doğru hareket etti.
Tom was standing in the doorway.
- Tom girişte duruyordu.
- entry, entrance
- intake
- entree
- inflow
- port
If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub.
- Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.
- ante
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
- pass
Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.
- Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
He passed the entrance examination.
- Giriş sınavını geçti.
- (Hukuk) admission, entry, accession, initiate, admission, input
- preamble
- exordium
- inlet
- admittance
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
- lead in
- proem
- admission
The admission costs six euros but on Sundays it's free.
- Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.
Admission to the show is $5.
- Gösteriye giriş ücreti 5 dolar.
- {i} enter
We saw her enter the room.
- Onun odaya girişini gördüm.
Tom is an enterprising young man.
- Tom girişimci genç bir adam.
- (Bilgisayar) home
Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.
- preliminary
- (Bilgisayar) line in
- introductions
- hail
- (Bilgisayar) intro
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital.
- Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.
- prequel
- input/output
- foyer
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
- prologue
- ıntroduction
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital.
- Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.
- the introduction
- logging in
- interfere
- entering
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
- introduction of
- entry to
- penetration
- (Tekstil) entrace
- intrusion
- ingression
- leadin
- {i} gateway
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
- giriş niteliğinde
- introductory
- giriş yapmak
- check in
I'd like to check in, please.
- Giriş yapmak istiyorum, lütfen.
I'm just about to check in.
- Tam giriş yapmak üzereyim.
- giriş müziği
- overture
- giriş niteliğinde olan
- introductory
- giriş yapmak
- enter
- giriş vanası
- input valve
- giriş ücreti
- Entrance fee
We take no enterence fee to enter amusement park, but it is for just today.
- giriş-çıkış
- input-output
- giriş /girme
- (Hukuk) access
- giriş ağzı
- inlet port
- giriş bacası
- access shaft
- giriş bilgisi
- input data
- giriş boruları
- inlet piping
- giriş borusu
- inlet pipe
- giriş bölümü
- prolog
- giriş bölümü
- prologue
- giriş devresi
- input circuit
- giriş direnci
- input resistance
- giriş düzeyi
- input level
- giriş empedansı
- input impedance
- giriş engellendi
- access denied
- giriş fiyatı
- (Hukuk) entry price
- giriş galerisi
- access gallery
- giriş gerilimi
- input voltage
- giriş hakkı
- entrée
- giriş hazırlığı
- (Hukuk) accession preparation
- giriş imkânı
- accessibility
- giriş izni
- admission
- giriş izni
- passport
- giriş izni
- entrée
- giriş izni
- entry permit
- giriş izni olanı almak
- admit bearer
- giriş kablosu
- leading-in cable
- giriş kapasitesi
- input capacitance
- giriş kapısı
- access hatch
- giriş kapısı
- entrance, doorway
- giriş kapısı
- (Hukuk) entry point
- giriş kapısı
- entrance door, gateway
- giriş kartı
- pass
- giriş kartı
- pass, entrance card, entrance permit
- giriş kartı
- landing card
- giriş kartı olanı almak
- admit bearer
- giriş kartı sahibi
- deadhead
- giriş katı
- ground floor
- giriş komutu
- entry instruction
- giriş koşulu
- entry condition
- giriş limanı
- port of entry
- giriş müziği
- preparation
- giriş müziği
- entree
- giriş müziği
- prelude
- giriş rampası
- access ramp
- giriş rezonatörü
- input resonator
- giriş saati
- checkin time
- giriş salonu
- antechamber
- giriş salonu
- foyer
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
- giriş salonu
- anteroom
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
- giriş sinyali
- input signal
- giriş sistemi
- input system
- giriş stratejisi
- (Hukuk) accession strategy
- giriş supabı
- inlet valve
- giriş supabı mech
- inlet valve
- giriş sıcaklığı
- inlet temperature
- giriş sınavı
- entrance examination
- giriş teli
- drop wire
- giriş transformatörü
- input transformer
- giriş valsi
- feeding roller
- giriş vizesi
- entry visa
- giriş yapmak
- make one's entrance
- giriş yapmak
- prelude
- giriş yapmak
- preface
- giriş yapmak
- prologuize
- giriş yelpazesi
- fan-in
- giriş yeri
- entrance
- giriş yeri
- gateway
- giriş yeri ile ilgili
- plug in
- giriş yok
- no entrance
- giriş çıkış
- entrance and exit; going in and out
- giriş çıkış
- entrance and exit
- giriş öbeği
- entry block
- giriş ücreti
- admittance
- giriş ücreti
- admission
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
The admission is ten dollars a person.
- Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.
- giriş ücreti
- cover charge
- giriş ücreti
- entrance fee, admission
- giriş ücreti
- entrance fee; admission
- giriş ücreti
- admission fee
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
You must pay the admission fee here.
- Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.
- giriş ücreti ne kadar
- How much is admission
- giriş ücreti var mı
- Is there a cover charge
- giriş/çıkış
- input/output
- gir
- come in
I didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
May I come in? Yes, certainly.
- İçeri girebilir miyim? Evet, kesinlikle.
- giriş müziği
- fanfare
- bedava giriş bileti
- paper
- analog giriş
- analogue input
- analog giriş
- (Bilgisayar,Teknik) analog input
- genel giriş
- (Askeri) public access
- gir
- (Bilgisayar) sign in
- gir
- (Bilgisayar) retype
- giriş izni
- entrée
- giriş yapmak
- get going
- giriş yapmak
- enter into
- girişler
- (Spor) approaches
- izinsiz giriş
- (Kanun) trespass
- izinsiz giriş tespit sistemi
- (Askeri) intrusion detection system
- kemerli giriş
- archway
- makul günlük giriş
- (Çevre) acceptable daily intake
- seri giriş
- (Bilgisayar) serial in
- ses giriş
- (Bilgisayar) audio in
- toplu giriş
- batch input
- toptan giriş
- (Bilgisayar,Teknik) batch input
- yetkisiz giriş
- unauthorized access
- gir
- incur
- gir
- got into
I can't believe that you actually got into Harvard.
- Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
- gir
- get into
It's possible that Tom will get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.
Tom studied hard so he could get into college.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
- gir
- fallen under
- gir
- {f} enter
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- gir
- gone into
- gir
- fell under
- gir
- fall under
- gir
- go into
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
Tom wanted to go into politics.
- Tom siyasete girmek istedi.
- gir
- went into
- giriş izni
- entree
- giriş izni
- admittance
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
- giriş çıkış
- i 0
- bilişsel giriş davranışları
- (Eğitim) Cognitive entry behaviours
Cognitive entry behaviour is a very famous term in mastery learning theory.
- girişler
- inputs
- girişler
- entries
Entries are now being accepted.
- Girişler artık kabul edilmektedir.
- misafir giriş
- guest login
- serbest dolaşıma giriş beyannamesi
- (Ticaret) declaration of release for free circulation
- serbest dolaşıma giriş rejimi
- (Ticaret) release for free circulation
- Avrupa Birliği'ne giriş
- (Hukuk) Access to the European Union
- Gecikmeli Giriş Programı; konuşlanmış
- (Askeri) Delayed Entry Program; deployed
- Silahlı Kuvvetler İmtihan ve Giriş Yeri
- (Askeri) Armed Forces Examining and Entrance Station
- abone giriş kablosu
- (Bilgisayar) leading in cable
- abone giriş kablosu
- leading-in cable
- anten giriş teli
- lead in
- araba güvertesine giriş yasak
- No access to car decks
- bina giriş yolu
- (İnşaat) building way
- delikli kartla verilen giriş
- (Elektrik, Elektronik) card input
- delikli yakıt giriş vidası
- (Otomotiv) fuel inlet hollow screw
- deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
- (Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
- dizin giriş kodları
- (Bilgisayar) index entry codes
- ekipman giriş akımı
- (Elektrik, Elektronik) equipment input current
- emniyetli telefon ünitesi (STU) giriş kontrol sistemi
- (Askeri) secure telephone unit (STU) access control system
- engelle giriş
- (Bilgisayar) disable input
- engelliler için giriş var mı
- Is there access for the disabled
- enjeksiyon giriş borusu
- grout supply pipe
- form giriş metni
- (Bilgisayar) form input text
- gayrimenkullere giriş
- (Hukuk) entry onto the premises
- geç giriş
- (Ticaret) postdate entry
- gümrük giriş kaydı
- entry inwards
- güçlendirici ön giriş stratejisi
- (Hukuk) reinforcing pre-accession strategy
- ikili giriş
- (Spor) entering by apair
- işe giriş saatini yazan makine
- telltale
- kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
- (Askeri) cable entrance panel; circular error probable
- kalorifer giriş hortumu
- (Otomotiv) heater inlet hose
- kilise giriş salonu
- Galilee
- limana giriş veya çıkış izni almak
- clear
- mikrofon giriş düzeyi
- (Bilgisayar) microphone input level
- mikrofon giriş sessiz
- (Bilgisayar) mic in mute
- mikrofon giriş ölçer
- (Bilgisayar) microphone input meter
- mono giriş
- (Bilgisayar) mono in
- muhasebe giriş kayıtları
- (Ticaret) accounting entries
- nakit giriş yevmiyesi
- (Ticaret) cash receipts journal
- orta giriş köprü
- (Askeri) medium girder bridge