Nothing will stop his going.
- Gidişini hiçbir şey durdurmaz.
A heavy rain prevented me from going.
- Şiddetli yağmur gidişimi engelledi.
The trend isn't looking good.
- Gidişat iyi görünmüyor.
He decided he would put off his departure.
- Gidişini ertelemeye karar verdi.
He put off his departure till Sunday.
- Gidişini Pazara kadar erteledi.
I have a return ticket to Osaka.
- Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
I have a return ticket to Tokyo.
- Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
Round trip? Only one-way.
- Gidiş dönüş mü? Sadece tek yön.
Did you buy a round trip ticket?
- Gidiş dönüş bileti aldın mı?
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Mr White has gone to Canada.
- Bay White Kanada'ya gitti.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
I have a return ticket to Osaka.
- Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
I have a return ticket to Tokyo.
- Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
If you had never gone to Boston, you wouldn't have met Tom.
- Boston'a hiç gitmediysen Tom'la tanışamazdın.
Who's your favorite heavy metal guitarist?
- Favori heavy metal gitaristin kim?
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
I want to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.