giderme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- removal
- elimination
- (Ticaret) remove
Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
- Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- dispelling
- (Ticaret) overcome
- (Biyokimya) clearance
- effacement
- dissipation
- getting rid of, removal, eradication, doing away with, elimination
- obviation
- correct
- counteraction
- remotion
- gider
- {i} expenditure
We should strike a balance between our expenditure and income.
- Kazancımız ve giderimiz arasında orta yolu bulmalıyız.
- gider
- {i} expense
Tom sent money to Mary to help her pay for school expenses.
- Tom Mary'ye okul giderlerini ödemesine yardımcı olmak için para gönderdi.
I paid the bill out of my expense account.
- Ben faturayı gider hesabımdan ödedim.
- gidermek
- {f} remove
Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
- Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- giderme aparatı
- removal tool
- gidermek
- allay
- gidermek
- dispel
- gidermek
- eliminate
- gidermek
- {f} dissipate
- besin giderme
- (Çevre) nutrient stripping
- etkinlik giderme
- (Kimya) deactivation
- gerilim giderme
- normalizing
- gerilim giderme
- normalization
- gider
- appropriations
- gider
- excise
- gider
- (Kanun) debit
- gider
- (Gıda) drain
- gider
- (Politika, Siyaset) charge
- gider
- drain down
- gidermek
- slough off
- gidermek
- stop
- gidermek
- get around
- gidermek
- cease
- gidermek
- (Askeri) breech counter balance
- gidermek
- erase
- gidermek
- slake
- gidermek
- counteract
- gidermek
- (deyim) make good
- gidermek
- compensate
- gidermek
- sate
- gidermek
- obtund
- gidermek
- {f} avert
- gidermek
- {f} resolve
- hasret giderme
- fulfilling one's longing
- sorun giderme
- (Bilgisayar) troubleshoot
- sorun giderme süreci
- (Ticaret) grievance procedure
- sorunu giderme
- (Bilgisayar) don't fix it
- gider
- {f} contented
- gider
- outlay
- gidermek
- satisfy
- gidermek
- {f} repair
- gider
- appease
The apple appeased my hunger temporarily.
- Elma, açlığımı geçici olarak giderdi.
- gider
- compensate
- gidermek
- in fix
- asidini giderme
- deacidification
- elektrikli yağ giderme
- electrolytic degreasing
- elektrikli yağ giderme
- (Elektrik, Elektronik) electrolytic decreasing
- gerilim giderme
- stress relieving
- gider
- outgoings
- gider
- (Hukuk) appropriations, charge, expenditure
- gider
- expenditure(s), expense(s), outlay; Brit. outgoings
- gider
- counteract
- gider
- expenses
Tom calculated his expenses.
- Tom giderlerini hesapladı.
Tom can't get along on his salary because he has high medical expenses.
- Tom yüksek sağlık giderleri olduğu için maaşıyla geçinemiyor.
- gider
- dispel
Her smooth entry into the ranks of the royal family will help to dispel these fears.
- Onun kraliyet ailesinin saflarına düzgün girişi bu korkuların giderilmesine yardımcı olacaktır.
- gider
- outgo
- gidermek
- disperse
- gidermek
- obviate
- gidermek
- gratify
- gidermek
- appease
- gidermek
- clear
- gidermek
- fulfill
Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
- Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır.
- gidermek
- to get rid of, remove, eradicate, do away with, eliminate
- gidermek
- (susuzluk vb.) slake
- gidermek
- iron out
There are some details to iron out.
- Sorunu gidermek için bazı detaylar var.
We still have some details to iron out.
- Sorunu gidermek için hâlâ bazı detaylara ihtiyacımız var.
- gidermek
- smooth out
- gidermek
- supply
- gidermek
- fulfil
Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
- Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır.
- gidermek
- to quench (thirst); to abolish, overcome (hunger); to abolish, get rid of, eliminate (pain)
- gidermek
- efface
- gidermek
- quench
I had a glass of beer to quench my thirst.
- Susuzluğumu gidermek için bir bardak bira içtim.
- gidermek
- smooth away
- gidermek
- to remove, to dissolve sth (away); to cease, to stop, to dissipate, to dispel; to satisfy, slake; (açlık) to appease, to satisfy; (susuzluk) to quench, to slake
- gidermek
- (Mukavele) restify
- gürültü giderme
- noise suppression
- hidrojen giderme
- dehydrogenation
- hidrojen giderme
- (Kimya) dehydrogenise
- hidrojen giderme
- (Kimya) dehydrogenate
- iyon giderme
- deionization
- kabuk giderme
- descaling
- kabuk giderme
- scale removing
- klorunu giderme
- dechlorination
- koku giderme
- (Çevre,Gıda) deodorization
- koku giderme
- deodorizing
- koku giderme
- deodorising
- mevki fark giderme katsayısı
- (Askeri) reduction coefficient
- nope giderme cımbızı
- (Teknik,Tekstil) burling tweezer
- oksijen giderme
- deoxidising
- oksijen giderme
- deoxidation
- oksijen giderme
- deoxidization
- oksijen giderme
- deoxidizing
- ortaklıkı bozma/giderme law dissolution of
- a partnership
- parazit giderme
- noise suppression
- suyun mineralini giderme
- water demineralization
- suyun sertliğini giderme
- water softening
- suyunu giderme
- dehydration
- yağ giderme
- degreasing, desuinting, scouring