Columbus argued that he could reach India by going west.
- Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.
We saved a lot of time by going down Park Street.
- Park Street'ten aşağıya doğru giderek çok zaman tasarruf ettik.
The lack of a public sphere in Europe is being felt increasingly keenly.
- Avrupa'da bir kamusal alan eksikliği giderek şiddetle hissedilmektedir.
In recent years electronic computers have become increasingly important.
- Son yıllarda elektronik bilgisayarlar giderek önemli olmuştur.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
If you had never gone to Boston, you wouldn't have met Tom.
- Boston'a hiç gitmediysen Tom'la tanışamazdın.
I went to Kobe, where I first met her.
- Onunla ilk tanıştığımız yer olan Kobe'ye gittim.
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
I want to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.