giden teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- outgoing
- (Bilgisayar) out
- (Bilgisayar) sending
- outbound
- sent
- destined for
- going
There are students going to school.
- Okula giden öğrenciler var.
The number of students going abroad to study is increasing each year.
- Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.
- (Hukuk) ongoing
- bound
He got on a train bound for Kanazawa.
- Kanazawa'ya giden bir trene bindi.
Tom boarded a train bound for Tokyo.
- Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi.
- hoşa giden
- likable
- giden aramalar
- (Bilgisayar) outgoing calls
- giden aramalara kapalı
- (Bilgisayar,Teknik) outgoing calls barred
- giden dalga
- (Bilgisayar) wave out
- giden faks
- (Bilgisayar) outgoing fax
- giden gelen
- back-and-forth
- giden hat
- (Bilgisayar) lineout
- giden sunucusu
- (Bilgisayar) outgoing server
- giden çerçeve
- (Bilgisayar) frames out
- giden çerçeveler
- (Bilgisayar) frames out
- giden, yürüyen
- Those who walk
- giden bayt
- (Bilgisayar) bytes out
- giden bayt
- (Bilgisayar) outgoing bytes
- giden bayt
- (Bilgisayar) bytes sent
- giden bayt miktarı
- (Bilgisayar) outgoing bytes
- giden bayt sayısı
- (Bilgisayar) outbound bytes
- giden bayt/sn
- (Bilgisayar) bytes out/sec
- giden bağlantı noktası
- (Bilgisayar) outgoing port
- giden evrak
- outgoing papers
- giden evrak tablası
- out-tray
- giden evrak tepsisi
- out tray
- giden faks sayısı
- (Bilgisayar) outbound faxes
- giden fakslar hakkında
- (Bilgisayar) about outgoing faxes
- giden faksları göster
- (Bilgisayar) show outgoing faxes
- giden hat kar
- (Bilgisayar) line out mix
- giden hat yapımı
- (Bilgisayar) line build out
- giden ileti
- outgoing message
- giden işaret
- (Bilgisayar) outbound flag
- giden kimse
- goer
- giden kutusu klasörü
- (Bilgisayar) outbox folder
- giden kutusu'na git
- (Bilgisayar) go to outbox
- giden kıta ile seyahat
- (Askeri) travel with troops going
- giden newwave paylaşımları
- (Bilgisayar) outgoing newwave shares
- giden paket/sn
- (Bilgisayar) packets out/sec
- giden sayfa
- (Bilgisayar) page-outs
- giden sayfa sayısı
- (Bilgisayar) outbound pages
- giden sepeti
- (Bilgisayar,Denizbilim) out basket
- giden su
- tailwater
- giden su kanalı
- tailrace
- giden sıralar
- (Bilgisayar) outgoing queues
- giden tek yönlü yayın
- (Bilgisayar) unicasts sent
- giden türü
- (Bilgisayar) outgoing type
- giden çağrılar
- (Bilgisayar) outgoing call
- git
- go
- dışarı giden
- outgoing
- akıp giden
- outgoing
- git
- {f} going
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- hoşa giden
- pleasurable
- önde giden
- pioneer
- git
- {f} gone
Mr White has gone to Canada.
- Bay White Kanada'ya gitti.
She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
- direkt giden
- nonstop
- e kadar giden
- date back
- geri giden
- retrogressive
- git
- (Meteoroloji) met
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
If you had never gone to Boston, you wouldn't have met Tom.
- Boston'a hiç gitmediysen Tom'la tanışamazdın.
- git
- ebb
- git
- get along with
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
- git
- went
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- git
- going to
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- git
- go#to
- git
- türkçeyi ingilizceye çevir
- GiT
- goto
- acele giden
- precipitant
- altmış altmış giden
- sexagesimal
- altına hücumda kalifoniya'ya giden kimse
- Argonaut
- altına hücumda kalifoniya'ya giden kimse
- forty niner
- arabanın yanında giden atlı uşak
- outrider
- askeri bando önünde giden kız
- drum majorette
- ava giden avlanır
- (Atasözü) A person can fall into his own trap
- ava giden avlanır
- the biter bit
- ağıra giden davranış
- stodge
- başarıya giden yol
- the road to success
- başaşağı giden
- on the downgrade
- ben new york'a transit giden bir yolcuyum
- I am a transit passenger to New York
- boşa giden
- down the drain
- burnunun dikine giden
- headstrong
- cennete giden
- heavenward
- denize doğru giden
- seaward
- devam edip giden
- under way on
- doğuya giden
- eastbound
- dışarıya giden
- outward
- eve giden
- homebound
- fazla ileriye giden
- forward
- gelen ağam, giden paşam
- (Konuşma Dili) I respect whoever is in charge (as long as he doesn't step on my toes)
- gelen giden
- visitors, passers by
- geriye doğru giden
- back
- geriye doğru giden
- regressive
- geriye giden
- retrogressive
- git
- go to
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.
- göle giden bu yol iyi bir yol mu
- Is the road to the lake a good one
- gönüllü olarak askere giden
- enlister
- güce giden
- galling
- hafta sonu tatile giden kimse
- weekender
- hamama giden kimse
- bather
- hoşa giden
- palatable
- hoşa giden
- likeable
- hızlı giden sürücü
- scorcher
- hızlı giden şey
- clipper
- ileriye doğru giden
- onward
- ileriye giden
- forward moving
- iyi giden
- flourishing
- iç savaştan sonra güney amerika'ya giden kimse
- carpet bagger
- iş merkezine giden tren
- downtown train
- kafasının dikine giden
- bull
- kafasının dikine giden
- headstrong, contrary
- kendi kendine giden
- drive yourself
- kiliseye devamlı olarak giden kimse
- churchgoer
- londra'ya giden
- down
- orsa giden
- close hauled
- rahvan giden at
- pacer
- raysız giden
- trackless
- saatte yüz mil hızla giden motosikletliler
- ton up boys
- sesten hızlı giden
- subsonic
- temyize giden
- appellant
- tersine giden
- retrograde
- tırıs giden at
- trotter
- tırıs giden atın hafifçe ayaklarını kaldırması
- daisy cutter
- unutulup giden
- evanescent
- uzayıp giden
- long drawn out
- vatana giden
- homebound
- yerden giden top
- daisy cutter
- yerden giden top
- grounder
- yerden giden top
- ground ball
- yokuş yukarı giden
- uphill
- yolun ortasından giden sürücü
- road hog
- yolun ortasından giden şöför
- road hog
- yukarı giden
- up
- yurt dışına giden
- outbound
- yüzmeye giden kimse
- bather
- ölmeye giden askerler
- cannon fodder
The soldiers were regarded as cannon fodder.
- Askerler ölmeye giden askerler olarak kabul edildi.
- ücretsiz giden mektup
- frank
- şehir merkezine giden
- down
What number is the downtown train?
- Şehir merkezine giden tren hangi platformdan kalkıyor?
What platform does the downtown train leave from?
- Şehir merkezine giden tren hangi platformdan kalkıyor?
- şehir merkezine giden tren
- downtown train
- şehre giden
- up
- şehre giden tren
- up train
- şöhrete giden yol
- avenue to fame