Hayat sana limon veriyorsa, ondan limonata yap!
- Wenn das Leben dir Zitronen gibt, mach' Limonade daraus!
Bayan misafire çayı veriyor.
- Die Dame gibt dem Gast den Tee.
O oğluna çok fazla para veriyor.
- She gives too much money to her son.
Babam tüm maaşını anneme veriyor.
- My father gives my mother all of his salary.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
- At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
Bu kitap, İç Savaş sırasında Amerika'daki yaşamın iyi bir resmini verir.
- This book gives a good picture of life in America during the Civil War.
There are no real visions.
- Es gibt keine reellen Visionen.
There are too many things to do!
- Es gibt zu viele Dinge zu tun!
There isn't any solution.
- Es gibt keine Lösung.
There is no solution.
- Es gibt keine Lösung.