Bayan misafire çayı veriyor.
- Die Dame gibt dem Gast den Tee.
Hayat sana limon veriyorsa, ondan limonata yap!
- Wenn das Leben dir Zitronen gibt, mach' Limonade daraus!
Bu kitap bize iyi bir ekonomi fikri veriyor.
- This book gives us a good idea of economics.
Babam tüm maaşını anneme veriyor.
- My father gives my mother all of his salary.
Bu kitap, İç Savaş sırasında Amerika'daki yaşamın iyi bir resmini verir.
- This book gives a good picture of life in America during the Civil War.
Güneş bizi ışık ve ısı verir.
- The sun gives us light and heat.
There are no real visions.
- Es gibt keine reellen Visionen.
There are many words that I don't understand.
- Es gibt viele Wörter, die ich nicht verstehe.
There is only one store on the whole island.
- Es gibt nur einen Laden auf der ganzen Insel.
There isn't any solution.
- Es gibt keine Lösung.