I don't get around as well as I used to.
- Ben eskisi kadar iyi gezinmiyorum
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
We can do lots of strolling.
- Bir sürü gezinti yapabiliriz.
When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
- İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
I had some free time, so I wandered around town.
- Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?
The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
Tom is still touring with Mary's band.
- Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
The boy was wandering about the town.
- Çocuk kasabayı geziniyordu.
I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
- Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
We went sightseeing in Hokkaido.
- Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.
Tom went sightseeing.
- Tom gezi turuna gitti.