getirtmek

listen to the pronunciation of getirtmek
Türkçe - İngilizce
import
order
cause to be brought
to have (someone) appointed to (a position, an office, etc.), have (someone) brought to (a position, an office, etc.), have (someone) designated (a title)
to order (something) from (a place)
to have (something, someone) brought to (someone or a place)
send for
call up
to cause to be brought; to send for; to order, to import from
to have (something, someone) brought from (a place) to (someone or a place)
cause to bring
import from
send
getir
brought

My uncle brought a new TV set for us. - Dayım bizim için yeni bir TV seti getirdi.

I've brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

getir
bring

In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon. - Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

Bring me today's paper, please. - Lütfen bana bugünün gazetesini getir.

getir
(Bilgisayar) import

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

The new law will bring about important changes in the educational system. - Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.

getir
brought into

Sami was brought into the police station. - Sami karakola getirildi.

Fadil was brought into the police station and questioned. - Fadıl polis karakoluna getirildi ve sorgulandı.

getir
bring into
getir
{f} bringing

Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide. - Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.

Are you bringing your camera? - Kameranı getiriyor musun?

getir
hand in
getirtme
to organize
dışarıdan getirtmek
to import
getir
broughtinto
getir
handin
getir
galligaskins
getir
spat
getir
hand#in
getir
bringinto
Türkçe - Türkçe
Getirme işini yaptırmak
aldırmak
getirtme
Getirtmek işi
getirtmek