Bu derhal durdurulmalı.
- Dies muss sofort gestoppt werden.
O, bozuk bir kamera buldu.
- He found a broken camera.
Benim televizyon bozuk.
- My television is broken.
Tutulmamış bir söz hiç verilmemesinden daha iyidir.
- Better a broken promise than none at all.
The killer could have been stopped.
- Der Killer hätte gestoppt werden können.