What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
Do you want the rest of my sandwich?
- Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
The bus was behind schedule.
- Otobüs tarifenin gerisindeydi.
He's behind the times in his methods.
- O metotlarında zamanın gerisindedir.
I will be back in two week's time.
- İki haftalık süre içinde geri döneceğim.
Tom told Mary to put the hammer back into the toolbox when she was finished using it.
- Tom Mary'ye kullanmayı bitirdiğinde çekici alet çantasına geri bırakmasını söyledi.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
The actress fell backward over the stage.
- Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
Tom stumbled backwards.
- Tom geriye tökezledi.
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
This watch is ten minutes slow.
- Bu saat on dakika geridir.
That was because my watch was five minutes slow.
- Sebebi saatimin beş dakika geri kalmasıydı.
In the end, the Germans were forced to withdraw.
- Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
She will return within an hour.
- O bir saat içinde geri dönecektir.