You've got a minute to go and return.
- Gidip geri dönmek için bir dakikan var.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
Tom had to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.
Tom had to go back the way he'd come.
- Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
You may go out only if you come back soon.
- Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
I'll have to get back to you.
- Sana geri dönmek zorunda kalacağım.
I have to get back to Boston.
- Boston'a geri dönmek zorundayım.
I want to return to work.
- İşe geri dönmek istiyorum.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
It's too late to turn back.
- Geri dönmek için çok geç.
We have to turn back.
- Geri dönmek zorundayız.