I need no justification for my actions.
- Eylemlerim için hiçbir gerekçeye ihtiyacım yok.
Tom now has a good reason to be happy.
- Tom'un şimdi mutlu olmak için iyi bir gerekçesi var.
I need to understand your reasons.
- Gerekçelerini anlamam gerekiyor.
I wish I could think of a good excuse not to go.
- Keşke gitmemek için iyi bir gerekçe bulabilsem.
I don't make excuses. I only provide reasons.
- Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.
He resigned on the grounds that he was ill.
- O, hasta olduğu gerekçesiyle istifa etti.
Tom took early retirement on health grounds.
- Tom sağlık gerekçesiyle erken emekli oldu.