I need no justification for my actions.
- Eylemlerim için hiçbir gerekçeye ihtiyacım yok.
I understand your reasons.
- Gerekçelerini anlıyorum.
The reason which he gave is hard to understand.
- Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
I wish I could think of a good excuse not to go.
- Keşke gitmemek için iyi bir gerekçe bulabilsem.
I don't make excuses. I only provide reasons.
- Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.
He resigned on the grounds that he was ill.
- O, hasta olduğu gerekçesiyle istifa etti.
The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
- Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .