O, çocuklara karşı naziktir.
- She is gentle with children.
Onun nazik bir kalbi vardı.
- She has a gentle heart.
Tom çok kibar bir insandır.
- Tom is a very gentle person.
Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
- The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
- His voice was soft and gentle.
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
- She spoke to the children in a gentle voice.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.
- Tom gently hugged Mary.
Tom nazikçe Mary'yi dürttü.
- Tom gently nudged Mary.
Gerçek kibarca anlatılabilir.
- The truth can be told gently.
Tom Mary'nin kolunu kibarca sıktı.
- Tom squeezed Mary's arm gently.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
- She laid the child down gently.
Helikopter yavaşça yere indi.
- The helicopter gently touched down.
Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.
- Tom shut the door gently but firmly.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.