genişleyen

listen to the pronunciation of genişleyen
Türkçe - İngilizce
{s} expanding
yawning
widening

He is the first national politician to be named in a widening corruption scandal. - O, genişleyen bir rüşvet skandalıyla ithaf edilen ilk ulusal siyasetçi.

sprawling
expansive
flared
genişle
{f} broadening
genişle
expand

The business has expanded by 50% this year. - İş bu yıl % 50 oranında genişlemiştir.

University education is designed to expand your knowledge. - Üniversite eğitimi bilginizi genişletmek için tasarlanmıştır.

genişle
{f} expanding

The workers are expanding the road. - İşçiler yolu genişletiyor.

genişle
become wide
dışa doğru genişleyen
splay
genişleyen