Tom may have been at the party last night, but I didn't see him there.
- Tom dün gece partiye gelmiş olabilir ama onu orada görmedim.
I feel like I have been here before.
- Daha önce buraya gelmiş gibi hissediyorum.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
What came first? The egg or the hen?
- Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
This smell might come from the oven!
- Bu koku fırından gelebilir!
Who was the greatest philosopher that ever lived?
- Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
He is the bravest soldier that ever lived.
- O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
- Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
Tom looks like he's sleepy.
- Tom uykusu gelmiş gibi gözüküyor.
Tom must be getting sleepy.
- Tom'un uykusu gelmiş olmalı.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.