I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
She is coming from England.
- O İngiltere'den geliyor.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.