Today I discovered that there's a movie called The Russians are coming! The Russians are coming!
- Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
Our wedding anniversary is coming soon.
- Evlilik yıl dönümümüz yakında geliyor.
Are you coming to the party?
- Partiye geliyor musun?
He is coming to see me tomorrow afternoon.
- O, yarın öğleden sonra beni görmeye geliyor.
The hardest academic exam of my life is coming up. Fluid Mechanics.
- Hayatımın en zor akademik sınavı geliyor. Akışkanlar mekaniği.
Tom is coming up to Boston for a visit.
- Tom bir ziyaret için Boston'a geliyor.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
That sounds good, doesn't it?
- O kulağa hoş geliyor, değil mi?
It seems that you are very happy today.
- Bugün çok mutlusun gibi geliyor.
It seems to me that I heard a noise in the attic.
- Tavan arasında bir gürültü duydum gibi geliyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.