As regards result, you don't have to worry.
- Sonuca gelince, endişelenmek zorunda değilsin.
As for living in Japan, I have nothing to complain about.
- Japonya'da yaşamaya gelince, şikâyet edecek bir şeyim yok.
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
Nobody could decide as to what to do.
- Ne yapılacağına gelince hiç kimse karar veremedi.
There is some confusion as to who won.
- Kimin kazandığına gelince bir karışıklık var.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
Did you come by yourself today?
- Bugün tek başına mı geldin?
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Susan found out where the puppy had come from.
- Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.