geliştir

listen to the pronunciation of geliştir
Türkçe - İngilizce
develop

Darwin developed the evolutionary theory. - Darwin, evrim teorisini geliştirdi.

Education aims to develop potential abilities. - Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.

{f} developing

We had hopes of developing tourism on a big scale. - Turizmi büyük çapta geliştirme umutlarımız vardı.

He is engaged in developing new materials. - Yeni malzemelerin geliştirilmesi ile uğraşmaktadır.

{f} improving

I'm improving my knowledge of Breton. - Ben Bretonca bilgimi geliştiriyorum.

I'm interested in improving my German. - Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.

upgrade
{f} developed

Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels. - Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

(Bilgisayar) refine
{f} reform

Reformers aim to improve the government. - Reformcular hükümeti geliştirmeyi hedefliyor.

So-called winter time is expected to enhance the college reform. - Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.

buck up
work up
{f} evolving
make improvements to
improve upon
improve on

That's something we'll improve on. - Bu geliştireceğimiz bir şey.

{f} overextending
evolve

Human beings evolved their intelligence. - İnsan, zekasını geliştirdi.

This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection. - Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

overextend
{f} progress

He is making good progress in playing the piano. - Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.

gain ground
improve

Exercise improves health. - Egzersiz sağlığı geliştirir.

Tom really wants to improve. - Tom gerçekten geliştirmek istiyor.

{f} reformed
improved

You've improved your English. - İngilizceni geliştirdin.

She has improved her skill in cooking recently. - Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.

enhance

Can't you enhance the image? - İmajını geliştiremez misin?

So-called winter time is expected to enhance the college reform. - Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.

{f} enhanced
evolved

This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection. - Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

Human beings evolved their intelligence. - İnsan, zekasını geliştirdi.

(Biyoloji) devise

She quickly devised a plan to skip school and go to the party. - O, okulu asmak ve partiye gitmek için çabucak bir plan geliştirdi.

They devised ingenious solutions. - Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.

revamp
geliş
coming

We could all see it coming, couldn't we? - Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?

We are all looking forward to your coming. - Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.

geliş
arrival

Possibly, the accident will delay his arrival. - Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.

The arrival of the troops led to more violence. - Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.

geliş
arrivals
geliş
incidence
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

geliş
{f} flourish

The fine arts flourished in Italy in the 15th century. - Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.

Our work began to flourish. - İşlerimiz gelişmeye başladı.

geliş
grew
geliş
advent

The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker. - Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.

The story revolves around a mysterious adventure. - Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.

geliş
prosper
geliş
arrest
geliş
build#up
geliş
comings
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
Türkçe - Türkçe

geliştir teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi
geliştir