Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people.
- Gelişmiş bir ülke olsa bile Abd'de hala bazı çok yoksul insanlar var.
Kazakhstan is one of the developed countries in Central Asia.
- Kazakistan, Orta Asya'daki gelişmiş ülkelerden biridir.
Japan is becoming the most advanced country technologically.
- Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.
The alien is postbiological and is really an advanced machine.
- Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.
Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
- Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.
There is an urgent need for improved living conditions.
- Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
It's the most sophisticated model on the market.
- Bu, piyasada en gelişmiş model.
Tom isn't very sophisticated.
- Tom çok gelişmiş değil.
Japan is becoming the most advanced country technologically.
- Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.
The alien is postbiological and is really an advanced machine.
- Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.
We are all looking forward to your coming.
- Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
I saw him coming upstairs.
- Onu üst kata gelişini gördüm.
Keiko informed him of her safe arrival.
- Keiko onun güvenli bir şekilde gelişini ona bildirdi.
The arrival of the troops led to more violence.
- Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Legends of vampires flourish in the Balkans.
- Vampir efsaneleri Balkanlar'da gelişir.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
- İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
- Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.