He arrived in a big car.
- O, büyük bir arabada geldi.
They arrived from England a week ago.
- İngiltere'den bir hafta önce geldiler.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
Did you come by yourself today?
- Bugün tek başına mı geldin?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Susan found out where the puppy had come from.
- Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Please pardon me for coming late.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.