Tom gerçekten asla Boston'da bulunmadı.
- Tom has actually never been to Boston.
Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
- Tom found that he actually liked working for Mary.
O aslında doğru değil.
- That's actually not true.
Bunun doğru olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
- Do you actually think that's true?
Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.
- And actually, this project needs everyone.
Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum, ama aslında o Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için.
- I'm saying For the sake of Earth's environment, but actually it's For the sake of the people living on Earth.
Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.
- At present they are working for a big company in England.
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Halihazırda, okulumuzda 1600 öğrenci var.
- At present, we have 1,600 students at our school.