O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
- Mileage varies with driving conditions.
Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for improved living conditions.
Çalışma şartlarını iyileştirmek istiyorlar.
- They want to better their working conditions.
Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
- Under the circumstances we have no choice but to surrender.
Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.
- The circumstances did not allow me to go abroad.
Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi.
- They did not demand better working conditions.
O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
Hava durumları değişebilir.
- Weather conditions may change.
Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor.
- This patient's conditions are getting worse day after day.
Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.
- Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
Bunlar özel durumlar.
- These are special circumstances.
Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır.
- There are complicated circumstances behind the matter.